Dersim, Aleviler, Ermeniler, Seyit Rıza ve
Hainlikler
Sinan SEYDİOĞULLARI
Moğollar 1256 yılında Haşhaşilerin sığınağı olan Alamut Kalesi'ni,
altına kazdıkları kuyuları petrolle doldurup patlatarak, ele geçirdi. Burada
yaşayan batıni Dailer ile imamların bir kısmı, Türkmen aşiretlerin yurtluğu ve
ocaklığı olan Dersim dağlarına sığındı ve bu bölgedeki Şiilik inancının alt
yapısını oluşturdu. Doğu Anadolu'da, Munzur dağlarını kapsayan ve Dersim olarak
anılan bölgenin orta kesiminde bulunan yüzlerce mağara ve duvar formundaki
kayalıklar, tarihte düşmandan kaçan ya da hırsızlık ve eşkıyalıkla geçimini
sağlayan insanların doğal sığınma yeri oldu...
Sivas yakınlarında 2 Temmuz 1511
günü Sadrazam Ali Paşa ile Şahkulu kuvvetleri arasında yapılan savaşta, Ali
Paşa ve Şahkulu öldü. 15 bin civarındaki Şahkulu taraftarı Erzincan'a ve oradan
İran'a geçip Şah İsmail'e sığındı. Caferilik'in bir yorumu olan Dersim
Aleviliği, bu dönemde ortaya çıktı. Alevilik seyit, dede ve pir ailelerinin
sahip olduğu bilgi ve öğretilere dayanır ve sözlü aktarımı esas alır. Sonradan
Alevi olunmaz; ancak Alevi anne ve babadan olmak esastır...
1876 sonrası Dersim'e gönderilen
mutasarrıflar ağalar eliyle, mültezimler de fazladan topladığı vergilerle halka
zulmetti. Mutasarrıfların kötü yönetimi aşiretler arasındaki ihtilafları
körükledi ve bölge aşiretlerin hakimiyet ve çekişme alanı haline geldi.
Mutasarrıflar, güvenliği sağlama adına Ermenilerden de ciddi paralar alıyordu.
Halk açlık ve sefalet içindeyken, ağalar ve dedeler çocuklarına mürebbiyeler
tutuyordu. Rüşvet, menfaat temini, görevi kötüye kullanma ve yolsuzluklar
artmış, adeta yönetimin bir parçası haline gelmişti. Çare olmaktan çoktan
çıkmış olan adalet mekanizması zamanında sonuç vermiyor ve hep güçlüden yana
işliyordu. Osmanlılar, başkaldırı olmadığı sürece ağa ve dedelere hoşgörülü
davrandı ve halkın ezilip sömürülmesini görmezlikten geldi; toplum cahil ve
geri kaldı. Bu şeyhler, ağalar ve aşiret reisleri yargıyı temsil ediyor, vergi
topluyor ve gençleri askere yollamayıp kendi muhafızı yapıyor ve haydut
çeteleri oluşturuyordu. Ağalar ve seyitler Dersim toplumunun Türkçe bilen
kişileriydi. Özel katipler marifeti ile okuma yazma, bu zümrelerin
tekelindeydi. Halk ağa, devlet ve seyit koalisyonu altında ezildi ve
sindirildi...
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Ermenilerin, Kürt ve Çerkez
saldırılarına karşı korunması hükme bağlandı. Ermeni Hınçak ve Taşnak
komiteleri Erzurum, Van, Sivas, Bitlis, Mamuretülaziz (Harput) ve Diyarbakır'da
özerk bir yönetim kurulmasını istiyordu. 1877-78 Savaşı'ndan sonra ABD de
Ermeni sorununu bahane ederek, Osmanlı'nın iç işlerine karışmaya başladı...
Çanakkale Savaşı ile eş zamanlı
olarak Van ve çevresinde isyan başlatan Ermeni çeteleri, Rusların yardım ve kışkırtmasıyla
toplu katliamlar yaptı. Büyük Ermenistan idealiyle ve Batılılara da güvenerek,
Osmanlı ordusunun gerisine ve destek güçlerine saldıran Ermeniler Van'ı ve
civar illeri ele geçirdi. Kayıklara bindirdikleri çok sayıda Müslüman'ı öldürüp
Van Gölü'nde suya attılar. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde eş zamanlı olarak
saldırıya geçip suikast ve sabotaj eylemleri yaptılar. Maraş civarında çok
sayıda Osmanlı askerini şehit ettiler. Bunun üzerine Mayıs 1915'te, İç ve Doğu
Anadolu'daki yaklaşık 450 bin Ermeni zorunlu göçe tabi tutularak, bir Osmanlı
toprağı olan Suriye'ye nakledildi.
Nakil sırasında 7 bini aşiretlerin ve eşkıyaların saldırısından, 30 bini
de salgın hastalıktan olmak
üzere, yaklaşık 40 bin Ermeni hayatını kaybetti. Tehcir sırasında 25 bin
civarındaki Ermeni, Dersim aşiretlerine sığındı.
Ruslar yerel direnişi kırmak için, Kürt giysili Ermenilere eylemler
yaptırıp Dersim bölgesindeki halkı isyana teşvik etti. Rus ve
Ermenilerle işbirliği yapan bazı Dersim aşiretleri ise Osmanlı kuvvetlerine
saldırdı. 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa ve bölgenin milis kuvvetleri bu
saldırıları püskürttü. 1916'da Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, Trabzon ve Erzincan'ı
işgal eden Ruslar 1917 Bolşevik İhtilali ile bölgeden çekilince, yerini Ermeni
çeteler aldı. Ermenilerin bir kısmı Ruslarla birlikte gitti. Diğerleri ise din
değiştirerek veya Müslümanlarla evlilikler yaparak bölgede kaldı. Bugün Dersim'de
Zaza, Kürt ve Türk Alevilerin yoğun olarak yaşadığı bölgede kendini Kürt sayan
Türkmenler ve Ermeniler bulunur. Suriye'ye nakledilen Ermenilerden yaklaşık 100
bini Amerika ve diğer ülkelere, bir kısmı da Mısır'a göç etti. Ermenilerin büyük
bir kısmı, savaşın bitiminden sonra, evlerine geri döndü.
Osmanlı arşivlerine göre, 1915-1921 yılları arasında yaklaşık 520 bin Türk ve Kürt,
Ermeni çeteleri tarafından öldürüldü...
6-11 Ocak 1921 tarihleri arasında saldıran Yunan ordusu I. İnönü Savaşı'nda
durduruldu. Çerkez Ethem, Eşref Kuşçubaşı ve kardeşleri, 28 Ocak 1921'de
Yunanlara sığındı. Midilli'de Anadolu İhtilal Komitesi adlı bir örgüt kuran
Çerkez Ethem, Batı Anadolu'da İngilizlerin desteğinde bir özerk Çerkez devleti
kurmak amacıyla 24 Ekim 1921'de, İzmir'de bir Çerkez Kongresi düzenledi.
Anadolu İhtilal Komitesi'nin Mustafa Kemal aleyhine hazırlattığı bildiriler
Atina'da basılıyor ve İngilizlerin emrindeki Rum ve Ermeniler tarafından İstanbul'a
getirilip Anzavur'un oğlu ve adamları tarafından dağıtılıyordu. Anadolu İhtilal
Komitesi ve saltanat yanlılarının kurduğu Tarikatı Salahiye daha sonraki
yıllarda ortaya çıkan Şeyh Sait, Ağrı ve Dersim isyanlarını destekledi...
Kürt Teali Cemiyeti tarafından
çıkartılan ve Sivas, Erzincan ve Tunceli yöresini etkisi altına alan Koçgiri
Ayaklanması'nda, yönetimi ele almak isteyen aşiret reisleri, TBMM'ye gönderdiği
telgrafta Zara ve çevresinin bir vilayet haline getirilerek, bir Kürt vali ve
bir Türk vali muavininin atanmasını istedi. Seyit Rıza önderliğindeki Batı
Dersim aşiretleri de isyanı destekledi. 17 Haziran 1921'de bastırılan ayaklanma
sırasında Koçgiriler Dersim'e sığındı. Seyit Rıza'nın yanında yer alan Dersim
milletvekili Hasan Hayri Bey, 1921 yılında TBMM'de yaptığı bir konuşmada,
Harzem'den gelen ve Türkçe konuşan atalarına Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad'ın
buraya yerleşme izni verdiğini, Yavuz döneminde bu Harzemli Alevi Türklerin can
güvenliği nedeniyle Dersim dağlarına çekildiğini ve bunun sonucunda Kürtçe
öğrendiği ve zamanla Kürtleştiğini söyledi...
13 Şubat 1925'te Ergani Eğil'de başlayan Şeyh Sait Ayaklanması, Doğu
Anadolu'da geniş çaplı bir Kürt ayaklanmasına dönüştü. Hilafetin kaldırılmasına
karşı olan, “İslam Türklerle Kürtler
arasındaki tek bağdır. Türkler şimdi bunu kırdığına göre, Kürtler de kendi
geleceklerini düşünmek zorundadır” diyen Şeyh Sait, halkı İslam adına
ayaklanmaya çağırdı. Seyit Rıza ve Batı Dersimliler mezhep farklılığı nedeniyle
Şeyh Sait İsyanı'na katılmadı. Şeyh Sait kısa sürede Genç, Maden, Siverek,
Ergani, Varto ve Elazığ'ı ele geçirip bazı devlet görevlilerini tutukladı ve
Diyarbakır'ı kuşattı. Şiddetli çarpışmalar sonunda ordu birlikleri isyancıları
dağıttı ve Şeyh Sait ele geçirildi. Terakkiperver Cumhuriyet Partisi, Şeyh Sait
İsyanı neden gösterilerek ve irticayı körüklediği gerekçesiyle 3 Haziran 1925'te
kapatıldı. Şeyh Sait ve 46 adamı, 29 Haziran'da Diyarbakır'da yapılan yargılama
sonunda idam edildi.
Terakkiperver
Cumhuriyet Partisi'ne katılmış olan Dersim mebusu Hasan Hayri Bey de, idam
edilenler arasındaydı. Şeyh Sait İsyanı'nın devamı niteliğinde ve İngilizlerin
kışkırtmaları sonucu Siirt'in Beşiri bölgesinde ortaya çıkan Raçkotan ve Raman
isyanları, yönetime bağlı diğer aşiretler tarafından bastırıldı...
Elazığ'da zorunlu iskana tabi tutulan Seyit Rıza ve diğer Dersimli
aşiret reisleri, kendilerine verilen araziler geri alınınca 1927'den sonra
Dersim'e döndü. 1929'da Dersim ve çevresi, köy basan ve yol kesip gasp yapan
katillerin sığınak yeri haline geldi.
Mayıs-Ağustos 1929'da Siirt Eruh'ta Asi Resul, Eylül 1929'da Ağrı
Tendürek olayları meydana geldi. 1930'da Yüksekova Oramar ve Mayıs-Haziran 1930'da
Mardin Savur ayaklanmaları çıktı.
Türkiye 1930 yılında, Suriye'nin kuzey sınır bölgelerine yerleştirilen 70 bin
civarındaki Ermeni'nin uzaklaştırılmasını istedi, ancak Fransa bunu reddetti.
Haziran-Eylül 1930'da HOYBUN Cemiyeti'nin
organize ettiği ve liderliğini yüzbaşı İhsan Nuri, Ermeni Zilan ve Bro Haso
Telli'nin yaptığı Ağrı isyanlarında, aşiretlerin yanında Ermeni ve Nasturiler
de yer aldı. İran'dan Zeylan ve Irak'tan Şeyh Barzani ve Molla Hüseyin Şerif
yönetimindeki Kürt aşiretleri ile Dersim'deki Seyit Rıza ve Keçelan aşireti,
isyancıları desteklemek amacıyla Türk garnizonlarına saldırdı. Bastırılan
isyanın elebaşları İran'a kaçtı.
Ekim 1930'da Pülümür'de askerlik yapmayı reddedip silahlı saldırıda
bulunanların cezalandırılması amacıyla yapılan hava bombardımanında iki bin
civarında insan hayatını kaybetti ve bazı köyler tahrip edildi...
I. Kürt Genel Konferansı Temmuz 1934'te Erivan'da toplanmış, Sovyetler
Birliği siyasi Kürtçülüğü canlandırmak ve Kafkasya'nın çeşitli yerlerinde
bulunan 35 bin civarındaki Yezidi'yi Kürtleştirmek amacıyla Erivan Kürdoloji
Enstitüsü öğretmenlerini görevlendirmişti. HOYBUN Cemiyeti tarafından Türkiye'ye
gönderilen Kürt Teali Cemiyeti üyeleri ve Ermeni temsilcileri, Dersim ve
civarında çıkartılacak bir isyan için gizli çalışmalar yapmıştı.
Dersim bölgesinin sosyal ve ekonomik şartlarını ıslah etmek üzere 1935
yılında Türk hükümeti tarafından geliştirilen reform programını, kendi nüfuz ve
çıkarlarına zararlı gören aşiret ağaları, şeyhler ve seyitler, taşınmaz
malların incelenmesi sırasında halka baskı yapmış ve halk tapu idarelerine
gidip arazilerin, ağalara ait olduğunu söylemek zorunda kalmıştı. Seyit Rıza
liderliğindeki bazı aşiretler Dersim ile ilgili yasanın kaldırılmasını, Dersim
için özel ve milli hakları sağlayan bir idare kurulmasını, vergilerin
paylaşılmasını, jandarmanın çekilmesini, yeni köprü ve yolların yapılmamasını,
silahlara el konulmamasını, yeni karakol ve yerleşim merkezlerinin
kurulmamasını istiyordu.
Dersim İsyanı, 21 Mart 1937 gecesi Harçik Çayı üzerindeki tahta köprünün
yakılmasıyla başladı. Telefon hatları kesildi ve karakollar basıldı. Singeç
Köprüsü Karakolu'ndaki 33 asker öldürüldü. Asilerin sayısı on bin civarındaydı.
Ertesi gün hükümet konağı, bir ilkokul ve bir hastane ateşe verildi. Askeri
harekat 12 Mayıs 1937'de başladı. Seyit Rıza 20 Mayıs 1937 tarihli mektubunda, "Kan dursun yeter ki! Beni ve aşiretimi
Erzurum'a yollayın. Ya da hükümet benden şüphe ediyorsa Halep'e gideyim veyahut
Türkistan'a geri gönderin" diyordu. Dersim'de hava saldırılarıyla
vadiler ve açık alanlar bombalandı, mağaralar tahrip kalıplarıyla imha edildi.
Seyit Rıza, 10 Eylül 1937'de teslim oldu. Ocak 1938'de 7 jandarma öldürülüp
Mercan Karakolu'nun basılması üzerine 8 Haziran 1938'de ikinci harekat
başlatıldı. Harekatta yaklaşık 9 bin kişi ölü olarak ele geçirildi ve 200
civarında asker şehit oldu. İsyancılar tarafından vurulan iki uçaktan biri
düştü. Seyit Rıza ile birlikte 8 kişi idam edildi. Yasak ilan edilen bölgeler
sivillerden arındırıldı, 10 bin civarında insan zorunlu göçe tabi tutuldu ve
Kürtçe konuşmak yasaklandı. Eylül 1938'de Sason bölgesinde çıkan isyanda ise
384 kişi öldürüldü. 1920-1938 yılları arasında Türkiye'de 17 Kürt isyanı çıktı.
Sürgüne gönderilen Dersim halkının büyük kısmı 1947 yılında geri döndü.