19 Temmuz 2014 Cumartesi

Milliyetçi-Devrimci Düşünce Sinan SEYDİOĞULLARI


  Milliyetçi-Devrimci Düşünce*
                                                             
    Sinan SEYDİOĞULLARI

 * Bu yazı ilk defa Alanya Aktüel Dergisi'nin Şubat-Mart 2007 sayısında, Hurşit Gürler imzasıyla yayınlanmıştır.  
 
              Uluslarüstü kuruluşlar, küreselleşen dünyada doğal kaynaklara el koymak, emeği köleleştirmek ve ulusal girişimciyi kendi taşeronu haline getirmek için kamu mallarını yabancı sermayeye ve işbirlikçilerine devrettiriyor, yerinden yönetimi destekliyor ve böylece içine kolayca girilebilecek toplumlar, hizmet ve sermayenin serbestçe dolaşabildiği yeni pazarlar oluşturuyor.   

              Batı'nın yardımını gelişmenin teminatı olarak gösteren ve Batı'ya sığınmayı devlet politikası olarak sunan Batı maymunu siyasetçiler, iş adamları, sivil toplum kuruluşları ve yalaka basın ülke insanını yanlış yönlendiriyor. Türkiye Batılılaştıkça sömürgeleşiyor ve borçlanıyor. Halk yabancı kültürlerin ve ekonomilerin oyuncağı olurken, utanmaz, sahtekar, fırsatçı, talancı ve tefeci bir avuç mutlu azınlık yüksek gelire kavuşuyor. Saltanatları sürsün diye, ülkenin pazarlanmasına ve peşkeş çekilmesine göz yuman, teslimiyetçi, hain, rüşvetçi, devletin kuruluş ve sürekliliği ideolojisine yabancı, yüce ideallerden ve iddialardan uzak, aynı zamanda korkak, sünepe, tembel, kişiliksiz, kompleksli, dilenme ve kuyruk olma sevdalısı, ahmak, dalkavuk, piyasaları rahatsız etmemek, rantları ve yatırımları tehlikeye sokmamak bahanesiyle dayatmalara, azarlanmaya, alttan almaya, taviz vermeye ve yamanmaya alışık düşük ruhlu, şamar oğlanı, Batı uşağı ve taklitçisi yönetici, bürokrat, siyaset adamı, paraya saygılı ve paraya hizmet eden, mandacı, “bizi ancak AB adam eder” diyen sömürge aydını soysuzlar bu sömürge çarkının payandası oluyor. 

              Bugün zengin petrol yatakları ve doğal gaz rezervlerinin bulunduğu Karadeniz, Hazar, Orta Asya, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun tam ortasında kalan Türkiye, izleyeceği Amerika, Avrupa, Afrika, Rusya, Çin, Hindistan ve İran uzantılı etkin politika ve geliştireceği çeşitli stratejilerle güçlü ve ileri bir ülke olmaya yönelebilir. Bunun için, Türkiye’nin iyi eğitimli, iyi yetişmiş, vatansever, alçakgönüllü, yiğit ve çalışkan, evrensel düşünen, doğru söyleyen ve doğru yapan, milliyetçi ve devrimci düşünce ve heyecana sahip erdemli insanlara ve onların yönetimine ihtiyacı vardır.

              Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu, isteyen her Türk vatandaşının istediği siyasi partiye üye olabildiği ve milletvekili aday listelerinin partilere kayıtlı bütün üyeler tarafından belirlendiği, demokratik vatandaşlık bilincinin geliştirildiği, hukukun üstünlüğüne, düşünsel, ahlaki ve kişisel gelişmeye önem verildiği, adaletli gelir dağılımının, şeffaflığın, düşünce, vicdan ve ifade özgürlüğünün sağlandığı, ülke zenginliklerinin kamunun ortak çıkarları için kullanıldığı ve adam gibi çalışıldığı sürece insanca yaşama düzeyine, sosyal ve ekonomik refaha ulaşılacağından herkes emin olmalıdır.

              Bilim alanında ve teknolojide her türlü gelişmeye açık ve dünya milletlerinin önünde olmak zorundayız. Üretim, sanayi yatırımları, ihracat ve tasarruf teşvik edilmeli, ülke iç ve dış borçlarından bir an önce ve kalıcı olarak kurtarılmalı, göçü ve işsizliği önleyici sosyal ve ekonomik politikalar üretilmeli, stratejik sanayi kuruluşları ve büyük bankaların ulusal kimlikleri korunmalı, Türk şirketleri küresel rekabete ve uluslararası standartlara uygun kurumsal yapıya kavuşturulmalı, enerji sektöründe nükleer teknolojiye geçilmeli, tarım ve hayvancılıkta dünya ile rekabet edebilir hale gelinmelidir.