Sinan SEYDİOĞULLARI
“Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir” temel ilkesiyle kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluşunun ilan edildiği 29 Ekim 1923 gününün yıldönümlerinde kutlanır. Cumhurbaşkanlığı forsunda, 16 büyük Türk devletini simgeleyen yıldızların
ortasında güneş ile temsil olunan Türkiye Cumhuriyeti bağımsız ve özgür
karakteri, devlet kurma tecrübesi, aralıksız büyük devlet ruhu ve sonsuza kadar
sürecek devlet ülküsüyle yaşadığını kanıtlar.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran
Türkiye halkını Türk milleti olarak kabul eden ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin
temeli kültürdür” diyerek, uygarlığı ve refahı cumhuriyet için ideal olarak
gösteren M. Kemal Atatürk, Türk milletinin başına geçecek olan devlet
adamlarının kanları ve vicdanlarındaki soylu yaratılışın araştırılmasından bir
an bile vazgeçilmemesini vasiyet eder. Atatürk “Millete efendilik yoktur,
hizmet vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur” der. Cumhuriyetin
ilanıyla millet, padişahın kulu olmaktan kurtulup devletin sahibi oluyor ve
laikliğin temeli atılıyordu.
Komünist devrimin yıldönümü
kutlamalarında Sovyet lideri Stalin (1879-1953), “Herkes bilsin ki Rus milleti,
Boğazlarla Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmiş değildir ve asla
vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda, bu davalarımızı halletmiş olacağımızı
şimdiden müjdeliyorum...” diye bir demeç verir. Bunu öğrenen M. Kemal Atatürk,
apar topar Ankara’daki Sovyet Büyükelçiliğine gider ve büyükelçiden şunu ister:
“Stalin’in bu demecinden vazgeçip geçmediğini soracaksın. Bu cevap, bu gece
gelecek. Çünkü benim, senin başbakanından daha önemli bir kararım var.
İstediğim cevabı almadan, dışarı adım atmam. Eğer cevap istemediğim bir şekilde
gelirse bil ki, buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim...” Büyükelçi,
Atatürk’ün söylediklerini Moskova’ya aynen aktarır. Gelen cevap şöyledir:
“Stalin’in dili sürçmüştür. Boğazlarla Ardahan’ı almak gibi bir arzusu
kesinlikle yoktur.”