Domuzlar
kutsal kitaplarla beslenmez
Sinan
SEYDİOĞULLARI
*Bu yazı ilk defa 21
Ocak 2002 tarihli Yeni Alanya Gazetesinde yayınlanmıştır.
Eski Anadolu insanı bütün bilgisini,
deneyimini, duygusunu satır satır, dize dize yazmış, günümüze ulaştırabilmek
için Pergamon Akropolisi'nde, surların içinde büyük bir kitaplık kurmuştu.
Bu kitaplığın raflarında yaklaşık 250
bin kitap korunuyordu. Başlangıçta, Mısır'daki teknikle, kitaplar papirüs
üzerine yazılıyor, sarılıyor, rulolar halinde saklanıyordu.
Bir ara Mısır, İskenderiye
Kitaplığı'nın ününün giderek gölgelenmesi üzerine, Pergamon'a papirüs
dışsatımını kesti. Ama, Anadolu insanının yazma isteği kesilmiyordu.

Bu parşömen demekti... Bunca çaba
kitaplığı günümüze ulaştırmaya yetmedi.
Önce Romalı Markus Antuanius 250 bin
kitabın tümünü Mısır Kraliçesi Kleopatra'ya armağan etti. Kitaplar Mısır'a
götürüldü, İskenderiye Kitaplığı'na kondu, uzun süre burada korundu.
Ve ardından... İskenderiye Kitaplığı
"Kutsal kitap dışındaki kitaplar insanı dinden çıkarır!.."
gerekçesiyle yakıldı. Bu yüzden adını bildiğimiz pek çok kitap ulaşamadı
günümüze. (1)
Bernard Shaw komedilerinden birinde;
İskenderiye Kitaplığı'nın insanlığın hafızası olduğunu haykıran birine,
Sezar'ın cevabı şöyledir: "Bırakın yansın. Alçaklıklarla dolu bir hafıza
bu."
Amacı "kutsal toprakları
kurtarmak" olan Haçlı Seferleri Bizans'ın talan edilmesiyle sonuçlanmıştı.
Hazineye el konulmakla kalınmamış, kütüphaneler yıkılmış, İlkçağ yazmalarının
çoğu yok edilmişti.
Bizden biri Cemil Meriç,
"Domuzlar kutsal kitaplarla beslenmez." diyor. Celemens ise, bir
başka boyutundan yaklaşıyor konuya: "Yapılacak en ihtiyatlı iş bir şey yazmayıp,
sözlü yolla öğretmektir, çünkü yazılar kalıcıdır."
Sınırlamalar, kısıtlama ve zorlamalar
yaratıcılığın kökeninde bulunan değişim yapma gücüne aykırıdır ve insanlığı
gerçeğe götürmez.
Yazının insanı götürdüğü dünya
bilginin, deneyimin, duygunun, özgürlüğün, coşkunun, sevginin, yani yüreğin
dünyasıdır.
(1) İşte Anadolu, Ömer Tuncer