11 Eylül 2020 Cuma

Osmanlı'nın Diz Çöktüğü Yıllar Sinan SEYDİOĞULLARI

Osmanlı'nın Diz Çöktüğü Yıllar
                                                          
                                                                                              Sinan SEYDİOĞULLARI

     16 Ağustos 1838'de, İngiltere'yle imzalanan ve Sultan II. Mahmut tarafından onaylanan Baltalimanı Serbest Ticaret Antlaşması'yla Osmanlı'nın gümrükler üzerindeki hükümranlık hakları 90 yıl süreyle kısıtlanır, mevcut kapitülasyonlar korunur, tekeller kaldırılır, İngiliz tüccarlar "en çok müsaadeye mazhar yerli tüccar" sıfatını kazanır.  

           Sultan I. Abdülmecit'in 3 Kasım 1839'da ilan ettiği Tanzimat Fermanı ile millet sistemi ortadan kaldırılır. "Osmanlı toprakları üzerinde yaşayan herkes Osmanlı’dır" kuralıyla çeşitli dini ve etnik ögelerden oluşan ve "reaya" olarak adlandırılan Osmanlı Devleti'nin tüm uyruklarını bir "teba" haline getirmek için Müslüman olmayan halka fazladan haklar verilir; azınlıklara bakan, danışman, büyükelçi, tercüman gibi yüksek memuriyetlere atanma hakkı verilir. İngiliz misyonerleri Osmanlı ülkesinde 1842'de Kudüs'te bir Protestan kilisesi açar. Heybeliada Ruhban Okulu Patrikhane'ye bağlı olarak Ekim 1844'te hizmete açılır. 1850'de Osmanlı'da Protestanlık İngiliz misyonerlerinin girişimiyle resmen tanınır. Anadolu’da ilk Amerikan misyoner merkezi 1852’de Elazığ Harput’ta kurulur.
            Osmanlı'da ilk kez 4 Ağustos 1854'te İngiltere ve Fransa'dan 33 yıl vadeli ve %6 yıllık faiz oranıyla, 3,3 milyon Osmanlı altın lirası (3 milyon İngiliz sterlini) dış borç alınır; alınan borcun bir kısmı Dolmabahçe, Beylerbeyi, Çırağan sarayları, irili ufaklı köşk ve kasırların yapımına harcanır. Sultan I. Abdülmecit bir jest olarak, 9 Şubat 1856'da İngiliz Büyükelçiliğini ziyaret eder ve Büyükelçi Stratford Canning’in eşinin düzenlediği kıyafet balosuna katılır.
            Balo olayının hemen ardından Fransız Büyükelçisi, Şubat 1856'da Fransa'nın en itibarlı nişanı olan Legion d'honneur Büyük Haç Nişanı'nı Sultan I. Abdülmecit'e sunar. Amerikalı misyonerler ile İngiliz Büyükelçisi işbirliğiyle Sultan I. Abdülmecit 18 Şubat 1856'da Islahat Fermanı'nı yayınlar. Ferman gayrimüslimlerin hukuki ve yargısal ayrıcalıklarını artırır; patriklerin hayat boyu seçilmesi, cemaatlerin ruhani reislerine maaş bağlanması, azınlık binalarının tamiri veya yeniden yapılması, cemaatlerin okul açabilmesi ve yabancıların taşınmaz sahibi olabilmesine imkan sağlar. Müslümanların üstünlük duygusu bütünüyle yıkılır.           
            19.yy ortalarında İngiltere'nin koruması altında olanların sayısı bir milyona yaklaşır. Osmanlı tebaasından olan bazı gayrimüslimlerin yabancı bir ülkenin vatandaşlığına geçerek kazandığı korunma statüsü Osmanlı ülkesinde avantajlı bir şekilde ticaret yapmaya, bazı hukuki-cezai yaptırımlar ve vergilerden ayrı tutulmaya yarıyordu. 1856'da başlayan demiryolu imtiyazları için İngiliz, Fransız, Avusturyalı, Belçikalı ve Alman yabancı şirketlere kilometre garantisi verilir. Şirketlerin zararları devlet bütçesinden karşılanır.
            İngiltere Kra­liçesi Victoria Büyük Britanya asalet rüt­belerinin en büyüğü sayılan Garter Şövalyesi Nişanı'nı (Dizbağı Nişanı) Osmanlı Sultanı I. Abdülmecit’e sunulmak üzere, 1 Kasım 1856'da özel olarak gönderir. Dizbağı Nişanı, 12 Aralık 1856'da kraliçe adına İngiltere Büyükelçisi Stratford Canning tarafından İstanbul'da sultana sunulur. Halife Sultan I. Abdülmecit nişanı kabul eder ve ambleminde "Onun (Haçın) kötülüğünü düşünene lanet olsun" yazan bu Hristiyan tarikatının 717 numaralı ve ilk Hristiyan olmayan üyesi olur. Büyükelçi Stratford Canning Bodrum Kalesi'ndeki heykelleri Sultan I. Abdülmecit'in hediyesi olarak İngiltere'ye götürür.
            Sultan Abdülaziz (1830-1876) döneminde, 1863'te İngiliz sermayeli Bankı Osmani (Ottoman Bank) ile Fransız Mayer Amschel Rothschild mali grubunun eşit ortaklığıyla İstanbul'da Osmanlı Bankası (Bankı Osmanii Şahane) kurulur; kağıt para basma yetkisi Osmanlı Bankası'na verilir. 1863'te Amerikan misyonerlerinin İstanbul'da açtığı Robert Koleji'nde Bulgaristan’ın bağımsızlığını sağlayacak kadrolar yetiştirilir. 1867'de Amerikalı ve Avrupalıların desteklediği Siyonist gruplar Osmanlı Filistin bölgesine yerleşmeye başlar.
            18 Temmuz 1867'de İngiltere Kraliçesi Victoria, Avrupa gezisine çıkan Halife Sultan Abdülaziz’e bir İngiliz savaş gemisinde, İngiltere’nin en yüksek şövalyelik nişanı olan, haç şeklindeki Dizbağı Nişanı'nı verir ve onu Garter Şövalyesi olarak ilan eder.
            1874'te genel borçlar vb için Osmanlı Bankası ve diğer kuruluşlardan %5 yıllık faiz oranıyla, 44 milyon Osmanlı altın lirası borç alınır; komisyon vb sonrası ele geçen ancak 19,14 milyon Osmanlı altın lirasıdır. Bu borçla birlikte Osmanlı Bankası'na Hazine Bankası statüsü tanınır. Batılılaşma adına devlet soyulmakla kalmaz; Fransız mürebbiyeler ve alafranga hayat tarzı Osmanlı konaklarına girer; Fransız edebiyat eserleri Türkçeye çevrilir; Batı hayranı, geleneklerle hesaplaşan oyunlar, makaleler, hikayeler ve romanlar yazılmaya başlar. Sultan Abdülaziz döneminde Osmanlı Devleti, yıllık faiz ve anapara taksitleri toplamı yaklaşık 14 milyon lira tutan borçlarından dolayı 6 Ekim 1875'te mali iflasını, Nisan 1876'da ise bütün borçların ödenmesini tamamen durdurarak, moratoryum ilan eder.
            Sultan II. Abdülhamit (1842-1918) döneminde 24 Nisan 1877'de başlayan, "93 Harbi" olarak da bilinen Osmanlı-Rus Savaşı'nda Osmanlı ordusu, Balkan ve Kafkas cephelerinde bozguna uğrar. Plevne'de 10 bin Türk asker-sivil Ruslara teslim olduğu halde acımasızca katledilir. Sibirya'ya sürülen 43 bin Türk askerinden ancak 12 bini geri döner. Plevne'deki Türk sivil kaybı 50 bini bulur. Tuna Nehri'nin batısında yaşayan Türk nüfus Rus, Bulgar ve Sırplar tarafından göçe zorlanır ve katledilir. Bazı bölgelerde düşman eline geçmesin diye Türk kadın ve çocuklar, aileleri tarafından öldürülür. Malını, mülkünü bırakıp, Türkiye'ye ulaşmaya çalışanların çoğu yolda açlık, soğuk ve salgın hastalıklar nedeniyle hayatını kaybeder. Balkanlar'dan, Karadeniz kuzeyinden ve Kafkaslar'dan Anadolu ve Rumeli'ye 2 milyon göçmen gelir; yaklaşık 250 bin kişi kaybolur, 300 bin Müslüman öldürülür. Ruslar İstanbul Yeşilköy'e kadar ilerler, İngiltere'den yardım istenir.
            13 Temmuz 1878'de imzalanan Berlin Antlaşması ile Osmanlı yaklaşık 287 bin 500 km²'lik toprak kaybeder. Osman Paşa (1833-1900) için destanlar yazılır, Sultan II. Abdülhamit ile birlikte gazi olarak anılır. 1879'da Plevne'den İngiltere'ye gübre olarak kullanılmak üzere 30 ton insan kemiği gönderilir. 93 Harbi sonunda Osmanlıcılık iflas eder; hilafeti ve saltanatı korumak amacıyla İngilizlerin desteklediği Arap milliyetçiliğine, hilafetin Araplara ait olduğu düşüncesine, ayrılıkçı Arap şeyhlerine ve tarikatlarına karşı İslamcılık (Panislamizm) politikası güdülür.
            İzmir, İstanbul, Trabzon, Erzurum, Kayseri, Urfa, Sivas ve Van'da kilise, yemekhane, okul, çocuk yuvası, sağlık merkezi ve çocuk bahçeleri açan Amerikalı Protestan misyonerler 1878'de Elazığ Harput'ta Ermeni Koleji açar. Amerikalı misyonerler bu dönemde Merzifon, İzmir, Antep, Maraş ve Tarsus'ta açtıkları kolejlerde de Hristiyan azınlıkların çocuklarını eğitir, Osmanlı'ya karşı bilinçlendirir. Protestan misyonerler Ermeni, Rum, Hristiyan, Arap, Nasturi, Süryani ve Kürtlerin ayaklanmalarında rol oynar. 19. yüzyılda Rusya, Amerika, Fransa, İngiltere, Almanya ve İtalya Osmanlı ülkesinde bu etkinliklerini sürdürür. Misyoner okullarında eğitilen, ABD'ye götürülüp, vatandaşlığa geçirilerek, dokunulmazlık kazandırılan Ermeniler Osmanlı topraklarına geri dönüp, özgürlük propagandası yapar.
            Sultan II. Abdülhamit Osmanlı Devleti'nin yıllık faizi 3 milyon lira olan toplam 141,5 milyon liralık borcunu ödemeyi kabul eder. Bunun için tuz ve tütün tekeli, damga resmi-pul, içkiler, ispirto üzerinden alınan vergi ve resimler, balık avı vergi ve resimleri ile bazı vilayetlerin ipek aşarı gelirlerini 20 Aralık 1881'de kurulan ve İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya-Macaristan ve Osmanlı devletlerinden birer üye ile Galata bankerlerinin bir temsilcisinin bulunduğu bir komisyon tarafından yönetilen Osmanlı Kamu Borçları İdaresi'ne (Düyunu Umumiye) bırakır. Devleti gerçek anlamıyla bir yarı sömürge durumuna getiren Düyunu Umumiye İdaresi Lozan Barış Antlaşması'na değin çalışır.