IŞIKLARI SÖNERKEN
VE YABANCILAŞIRKEN
TOPHANE
Sinan SEYDİOĞULLARI
Bilinen tarihi Hititlere kadar uzanan
Alanya Kalesi Korsanlar, Roma ve Bizans dönemlerinden sonra, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin
Keykubad tarafından 1221 yılında fethedilir. Kaleyi
yeniden yaptırıp, kendi adını veren Sultan
Alaeddin Keykubad'ın 17
yıllık hükümdarlık dönemi, Alaiye'nin en parlak günleri olur. 1229 yılında Kayseri'deyken,
kale komutanının Kıbrıslı kumaş tüccarlarıyla bir olup, kaleyi Kıbrıs Haçlı
Krallığı'na teslim etmek üzere olduğu bilgisini alan Alaeddin Keykubad, birkaç
komutanı ve candar adı verilen koruma birliğiyle birlikte Alaiye'ye gelir.
Yaptırdığı incelemelerden sonra olayın gerçek olduğunu anlar ve hainlik
peşindeki dizdar ve adamlarını parçalatıp, kale burçlarına astırır. 1263 yılında Karamanoğulları'nın, 1471'de ise Osmanlıların
egemenliğine giren Alaiye, Cumhuriyet döneminde Alanya adını alır.

Bir açık hava müzesi, eşsiz bir miras ve
tarihi boyunca yerleşim alanı olan Alanya Kalesi, Tophane ve Hisariçi
mahallelerinden oluşur. Surların Ehmedek güneyinden başlayarak, Kale Kapısı-Kızılkule-Tophane
Kulesi-Esat Burcu ve Arap Evliyası Mescidi ile çevrelediği alan, kıyılarıyla
birlikte Tophane Mahallesi'ni oluşturur. Geleneksel Alanya evlerinin en seçkin
örneklerinin toplu halde bulunduğu mekanlardan olan Tophane Mahallesi, adını
Tophane Kulesi'nden alır. Alanya'da eskilerin "Mahalle" diye andığı Tophane eşsiz tarihi, doğal ve kültürel
değerlere sahiptir. Eskiden sur bedenleri üzerine düşen gölgesine göre zamanın belirlendiği,
33 m yüksekliğindeki Kızılkule (1226), Osmanlı'nın Kıbrıs fethine katılan Kara
Mustafa gemisinin inşa edildiği Selçuklu Tersanesi (1228), Tophane Kulesi
(1228), Mihail Arhengelos Kilisesi (1813), Konstantinus Kilisesi (1813), Tophane Kilisesi, Andızlı Camisi, Tahta Minareli Camisi, Hamam, Şapel,
Mescit, sarnıçlar ve konaklar Tophane'nin başlıca tarihi eserleridir.
Alanya Kalesi, Evliya Çelebi'nin de dediği gibi bir sarnıçlar şehridir. Tophane
Kapısı'ndan Meyyit Kapısı'na ve oradan Selçuklu Tersanesi'ne ve Kızılkule'ye kadar
uzanan surların arasında kalan bölgede, eskiden ticaret ürünleri alınıp,
satılırdı. Bu bölgede, çok sayıda dükkan ve depo vardı. Ölülerini Meyyit Kapısı'ndan
çıkartıp, kıyılardaki mezarlıklara gömen Tophaneliler zamanla ve çeşitli nedenlerle
mahalleden ayrılıp, sur dışına yerleşti. Mahallenin üst kısmında, bugün yıkık
olan kesimde oturan üç yüz civarındaki Rum ise, 1923 tarihli din esaslı ve
zorunlu nüfus değişimi anlaşmasına göre Yunanistan'a gönderildi.


Kızılkule ile Selçuklu Tersanesi arasında kalan ve mahallelinin turkuvaz
sularında yüzerek serinlediği ve yorgunluk attığı Soğukkapı Plajı, sular kabardığında
kaybolan Beş Taş'ı ile şirin bir köşedir. Kayalık ve ağaçlık doğu kıyılarının Tophane
Kulesi ile Gavur Limanı arasında ise, ucunun nereye çıktığı bilinmeyen bir
tünel vardır. Bu tünelin kaçış amaçlı yapıldığı sanılır. Gavur Limanı yanında
dalış eğitimi verilir. Deniz kaplumbağası (Caretta caretta), Tophane
kıyılarının endemik hayvan türleri arasında önemli bir yere sahiptir. Surlarla
deniz arasındaki kayalık alanda ise sahipsiz keçiler dolaşır. Yarımadanın güney
kıyılarında bulunan ve bir tünelle İçkale'ye bağlandığı söylenen Korsanlar
Mağarası tekne turlarının uğrak yerlerindendir. Tophane'nin güneydoğu köşesindeki
Esat Burcu'ndan engin deniz ve ürpertici yarlar seyredilebilir. Asıl adı Esededdin
Ayaz olan Esat Dede'nin mezarı burcun biraz ilerisinde bulunur. Sultan Alaeddin
Keykubad'ın bayındırlık işlerinden sorumlu olan, eski uç beyi Esededdin Ayaz Konaklı'daki
Şarapsahan gibi birçok Selçuklu eserini ve İçkale'den Esat Burcu'na kadar
uzanan surları da yaptırmıştır. Alanya Kalesi surlarında "uğrun kapı" diye bilinen gizli girişler bulunur. Öz
Türkçe olan uğrun sözü, Kaşgarlı Mahmud'un Divanı Lügat'it Türk'ünde de geçer. Uğrun
kapılardan ikisi, Esat Burcu'ndan batıya doğru uzanan surlardadır. 17'si
endemik, 300 civarında bitki türünü barındıran Alanya Kalesi'nin endemik bitki
türlerinden olan peygamber çiçeği (Centauera scopulorum scopulorum) mayıs-haziran
aylarında, Esat Dede Yatırı'nın batısındaki yamaçlarda görülebilir. Her
hastalığın şifasının onda bulunduğuna inanılan endemik
kekik (Thymus) ise, Tophane'nin her yerinde ve her mevsim görülür. Tophane'nin doğal
bitki türleri arasında endemik siklamen, tıbbi bitkilerden olan
kapari, orkide, papatya, taçlı dağ lalesi, hatmi ve gelincikler bulunur. Tophane'de
mayıs-temmuz aylarında görülen endemik osmanlı
ateşi kelebeği (Lycaena ottomanus) gibi birçok kelebek türü de yaşar.

Tophane'de her evin ayrı bir deniz, Kızılkule, İskele ve Cebelireis
manzarası vardır. Tophane evleri ve yokuşlu sokakları nice insanlar görmüştür.
Yokuşların başında, hala getirenlerin adıyla anılan dinlenme taşları bulunur. Portakal,
gilik (yalancı tespih) ağacı, yasemin ve arpa çiçeklerinin mis gibi koktuğu
mart, nisan ve mayıs ayları Tophane'nin en güzel zamanıdır. Sessiz ve sakin Tophane'de
her şey doğasına uygun işler. Herkes tanıdıktır. Komşunun hali hatırı sorulur. Bebekler
dolaştırılır. Evlerin bahçelerinde badem, portakal, limon, yenidünya, nar,
incir, zeytin, keçiboynuzu, mart yemişi ve dut ağaçları, çevrede ise yemlenen
tavuklar ve miskin kediler görülür. Eskiden fare, yılan ve çıyanlara karşı
beslenen kediler için evlerin dış kapılarına kedi deliği adı verilen
giriş yerleri konurdu. Tophane,
gökkuşağının en iyi izlendiği yerlerdendir. Dolunaylı gecelerin manzarası ise
bir başka olur.

Güneşin Alanya'da nasıl doğduğunu en iyi Tophaneliler bilir. Güneş
Alanya'da, her mevsim farklı bir yerden, ancak önce Tophane'ye doğar ve evlerin
içine kadar girer. Öğleden sonraları arkada kalır ve gölge yapar. Tan yeri
ağarırken, derin bir dinginlik içinde olan deniz gökyüzüne benzer ve bu güzelliğin
içinden balıkçı tekneleri ve ara sıra yolcu gemileri geçer. Balıkçılık Tophane'nin
başlıca gelir kaynağıdır. Lagos, mercan ve barbunya para eden, değerli
balıklardır. Balıkçılık eziyetli ve tehlikeli bir iştir. Tophaneliler denizde
kaybolan ve tüm aramalara rağmen cesetleri bulunamayan balıkçıları unutmaz, hikayelerini
anlatır, durur. Her yıl 1 Temmuz'da Kabotaj Bayramı'nı kutlayan mahalleli
haftada iki-üç kez balık yer. Kupes, izmarit, kuzu gibi yerli balıkları tercih
eder. Mahallede nefis yemekler ve tatlılar da yapılır. Hicri yılbaşının 10.
gününden muharrem ayının sonuna kadar aşure pişirilip, komşulara dağıtılır.
İmece usulüyle yufka ekmek yapılır. Tophane su kabağı süslemeleriyle de
ünlüdür. Tophanelilere göre yaz başında önce tosbağa görenler o yılı uyuşuk ve
ağır, yılan görenler ise etkin ve hızlı geçirir.

Tophane'nin geleneksel evleri 1987 yılında kültür varlığı olarak tescil
edilmiş ve 1999 yılında Alanya Kalesi I. Derece Arkeolojik, Doğal, Tarihi ve
Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamına alınmıştır. Rumlardan kalan
evlerin bulunduğu bölge ise, Koruma Amaçlı İmar Planı'nda kazı çalışmaları
yapıldıktan sonra planlama getirilecek alan olarak gösterilmiştir. Alanya
Kalesi 2001 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine geçici aday olarak girmiştir.
Alanya Belediyesi, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Alanya Turistik İşletmeciler
Derneği, Alanya Turizm ve Tanıtma Vakfı ile Yıldız Teknik Üniversitesi arasında
imzalanıp, 2002 yılında uygulamaya konan Alanya Gelişim Projesi'nde Tophane
Mahallesi restorasyonunun, Turizm Bakanlığının desteğiyle ve 300 yataklı
pansiyon mahalle olarak gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir. 2014 yılı
verilerine göre Alanya Kalesi, yaklaşık 372 bin kişiyle Türkiye'nin en çok
ziyaret edilen 10 ören yeri arasında bulunuyor. Selçuklu Tersanesi ile
Kızılkule'nin yıllık ziyaretçi sayısı yüz bini geçiyor. Tophane ise yıllardır konut,
miras, geçim, ulaşım, güvenlik ve çevre sorunlarıyla uğraşıyor. Bugün yaklaşık
300 kişinin yaşadığı Tophane'de nüfusun çoğunluğunu dar gelirli aileler
oluşturuyor. Mahallelinin oturduğu evlerin hiçbiri restore edilmiş değil ve çeşitli
nedenlerle bir bir satılıyor ya da terk ediliyor. Evleri satın alanların çoğu mahalle
kültürünü bilmiyor ve çevreyi tanımıyor. Evleri satın alanlar arasında, yabancı
uyruklular da bulunuyor. Satılan evler, yılın belli dönemlerinde ya kapalı
kalıyor ya da yıkık durumda, bir yatırım aracı olarak bekletiliyor. Yıkık evler
güvenlik ve çevre sorunu oluşturuyor. Her şeyden önemlisi, Tophaneli çocukların
sayısı günden güne azalıyor. Mahallenin eski delikanlılarından olan Süleyman
Kaptan (Süleyman Çekin), ölünceye kadar Tophane'de yaşadı. Kaptan'ın kendisi
gibi denizcilikle uğraşan oğlu Kadir Çekin ve adını taşıyan torunu, Tophane'de
yaşamaya devam ediyor. Babası mahallenin eski muhtarlarından olan Arap Süllü
(Süleyman Mergen), miras sorunu nedeniyle evini satmak zorunda kaldı. Arap
Süllü'nün satılan evi, beş-altı yıldır ışıkları sönmüş halde ve restore
edilmeden, öylece duruyor. Her zaman cebinde taşıdığı şeker ve sakızları ikram
etmesiyle tanınan Ahmet Amca (Ahmet Şen) ise, doğup büyüdüğü Tophane girişindeki
evinde yaşamayı sürdürüyor.


Tophane evlerinin kültür varlığı olarak tescil
edilmesinin üzerinden tam 28 yıl, koruma amaçlı imar planının onanmasının
üzerinden ise 15 yıl geçmiş olmasına rağmen, Tophane Mahallesi'nin restorasyonu
bugüne kadar gerçekleştirilememiştir. Bu süreçte mahallelinin varlığı göz ardı
edilmiş, Alanya insanına ve kültürüne sahip çıkılmamış ve bu nedenle, bazı
evler satılmış veya terk edilmiş ve yabancılaşma başlamıştır. İş işten geçmiş
değildir. Tophane'deki tarihi çevre ve kültürel değerler, ancak mahallelinin yaşam
standartları iyileştirilerek korunabilir. Bunun için, Tophane Mahallesi'nin restorasyonu
bütün olarak ve olabildiğince hızlı gerçekleştirilmelidir. Mevcut yerleşim
alanındaki evler kamu-özel sektör ve çeşitli fonlardan elde edilecek hibe ve benzeri
kredilerle restore edilebilir ve diğer varislerin hakları ödenmek şartıyla,
içinde yaşayanlara ya da yaşamak isteyen varislere sunulabilir. Rumlardan kalan
yıkık evler ise, çok seçenekli bir ulaşım altyapısıyla birlikte ve aynı
yöntemle restore edilerek, yerel kültürün yaşatılması bakımından Tophanelilere verilebilir.

http://sinanseydiogullari.blogspot.com/2015/12/isklar-sonerken-ve-yabanclasrken.html