Türkiye Nasıl Bağımlı Hale Getirildi? I
Sinan SEYDİOĞULLARI

Nuri Demirağ Fabrikası'nda montaj üretimi yapılan 10 Nu D-36 uçağının motorunun ve maksimum uçuş tavanının sözleşmedeki değerlerin altında olduğu gerekçesiyle THK siparişini ve sözleşmeyi 1 Mart 1939'da iptal etti ve teminata el koydu. 11 Mart 1941'de onaylanan "Ödünç Verme ve Kiralama Yasası" kapsamında ABD, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bazı ülkelere, İngiltere üzerinden askeri malzeme yardımı yapmaya başladı. THK tarafından kabul edilmeyen Nu D-36 uçakları Gök Okulu pilotlarının eğitiminde kullanıldı ve 16 bin saat uçuş yaptı. Gök Okulu’ndan 290 pilot mezun oldu.
Milli Savunma Bakanlığı kurulması planlanan motor fabrikası ile ilgili olarak 1 Aralık 1941'de Başbakanlığa gönderdiği bir yazıda beygirlik motorlar yerine savaş uçaklarında kullanılabilecek olan daha güçlü motorların geliştirilmesini savundu, ancak bunun için İngiltere ve ABD'de sürdürülen girişimlerden bir sonuç alınamadı ve dönemin koşulları içerisinde motor fabrikası kurulmasının mümkün olmayacağı göz önünde bulundurularak, fabrika projesi rafa kaldırıldı. 1941-1942 yıllarında 70 adet İngiliz Miles Magister uçağı hazır alım olarak TSK envanterine girdi. KTF'de 1942'de, lisans hakkı satın alınarak 21 adet İngiliz Miles M.14 Magister okul başlangıç eğitim uçağı üretildi. 1942'de İngiliz Miles M.14 Magister okul başlangıç eğitim uçaklarının lisans hakkı THK Etimesgut Uçak Fabrikası için tekrar satın alındı ve üretimi sürdürüldü.
Atatürk'ün liselerde okuttuğu 4 (dört) ciltlik Tarih dersi kitabının ilk üç cildi 1942, dördüncü cildi ise 1945 yılında müfredattan kaldırıldı.
1942'de Ankara Hükümeti, Alman ilerlemesiyle Türkçülük söylemlerini tercih etti: Kafkaslara ve Orta Asya’ya dağılmış Türk ırkını bir araya getirmek için, Türkiye’nin Nazi Almanya’sıyla işbirliği yapması gerektiği görüşü yaygınlaştı. Hitler’i hicveden Diktatör filmi gösterime girdikten sonra, Charlie Chaplin ile yapılan bir söyleşiyi Türkçeye çevirerek 7 Aralık 1942 tarihinde yayınlayan Vatan Gazetesi Hükümet tarafından iki ay süreyle kapatıldı.
30-31 Ocak 1943'te İnönü-Churcill arasında Adana Yenice'de gerçekleştirilen görüşmelerde Türk ordusunun modernizasyonu konusunda anlaşmaya varıldı ve ayrıca Mısır'da konuşlanmış müttefik güçlerinin yararlanması için Adana bölgesi ve hava alanı ABD Hava Kuvvetleri ve istihbarat faaliyetleri için tahsis edildi.
Eylül 1943'te İngiltere'den Bristol Blenheim Mk.V Bizley uçakları satın alındı; Nuri Demirağ'ın kabul edilmeyen Nu D-36 uçakları için açtığı dava, Yüksek Mühendis Mektebi profesörlerinden Necdet Eraslan, Feridun Arısan ve Hilmi İleri’den oluşan bilirkişi heyeti üretilen uçakların şartnamede belirtilen niteliklere sahip olduğunu tespit edip, rapora bağlamasına rağmen THK lehine sonuçlandı. Hükümet ayrıca Nu D-36 uçakları için İspanya, Irak ve İran'dan gelen siparişleri, uçakların yurt dışına satışını yasaklayarak engelledi. Nuri Demirağ Uçak Fabrikası'nda tasarlanan, Almanya’dan ithal edilen çift motoru dışında yerli olan, maksimum hızı 325 km/s, uçuş tavanı 5500 m olan, tam depo yakıtla 1000 km uçabilen, 3,5 saat havada kalabilen, 6 kişilik, yolcu ve bombardıman uçağı Nu D-38 uçağı Ekim 1943'te üretildi, test uçuşları başarıyla tamamlandı.
ABD, 1941-1944 yılları arasında 11
Mart 1941 tarihli Ödünç Verme-Kiralama Kanunu kapsamında Türkiye’ye, 95 milyon
dolarlık savaş malzemesi verdi. ABD ve İngiltere, Almanya’nın Türkiye'den satın
aldığı afyon, krom, bakır, antimon, molibdenum, yün, pamuk, keten, kenevir gibi
ürünleri öncelikli olarak satın alıp, Almanya’ya ekonomik alanda da savaş açtı.
Yeterli silahı olmadığı için savaşa hazır olmadığını öne süren ve fiilen savaşa
girmeyen Türkiye buna rağmen, iş gücünü silah altına almak zorunda kaldı ve bu
nedenle tarımsal üretimi düştü. Savaşan iki tarafla da ticaretini sürdüren
Türkiye baskılar ve bu şartlar karşısında Almanya'ya krom ihracatını yarıya
düşürdü, Nisan 1944'te de durdurdu.
Şakir Zümre Türk Sanayi Harbiye ve Medeniye
Fabrikası, 1944 yılına kadar silah, bomba üretimiyle savunma sanayisine hizmet
etti, ancak yeterli devlet desteği alamadığı için üretim sahasını değiştirerek döküm,
soba gibi madeni eşya ve ziraat aletleri üretimine başladı.
İlk uçuşu 11 Şubat 1944 tarihinde yapılan İlk Türk yolcu uçağı Nu D-38, 26 Mayıs 1944 tarihinde İstanbul-Ankara seferine başladı. Dünya havacılığı yolcu uçakları A sınıfına alınan Nu D-38 uçağını incelemek üzere Amerikalılar Türkiye'ye geldi, ancak Devlet Hava Yolları uçakla ilgilenmedi. Hükümet İspanya, İran ve Irak’tan gelen talepler karşısında yurt dışına satışı yasakladı. Hava Kuvvetleri'nin elindeki uçakların onarımını yapmasına ve yakıt tankı gibi yedek parça üretmesine rağmen Nuri Demirağ Uçak Fabrikası 1944 yılında iflas etti. Yeşilköy’deki tesisler havaalanı yapılmak üzere kamulaştırıldı ve Gök Okulu kapatıldı.
1942-1945
yılları arasında Türkiye, İngiltere'den 57 bombardıman uçağı, Amerika'dan ise 24 adet PP-40D
Kitty Hawk savaş
uçağı ve 72 adet Martin Baltimore-187 bombardıman uçağı
satın/hibe aldı. 23 Şubat 1945'te ABD'yle imzalanan, 1941 tarihli Ödünç Verme
ve Kiralama Kanunu'ndan Yararlanmak İçin Yapılan Antlaşma'nın 1. maddesinde,
ABD'nin Türkiye'ye savunma maddeleri, savunma hizmetleri ve bilgilerini
vereceği, Türkiye'nin de ABD'ye ihtiyaç duyduğu maddeleri, hizmetleri,
bilgileri ve kolaylıkları sağlayacağı karar altına alınıyor, antlaşmanın 5.
maddesinde, "TC Hükümeti, ABD
Başkanı'nca tayin edileceği üzere, şimdiki olağanüstü hal son bulduğunda, iş
bu antlaşmaya uygun olarak kendisine devredilmiş olan savunma maddelerinden,
yok edilmemiş, kaybolmamış veya kullanılmamış olan veya ABD Başkanı tarafından
ABD veya Batı Yarım Küresi savunmasına elverişli olduğu veya ABD'nin başka bir
şekilde işine yarayacağı tespit edilecek olanları, ABD'ye geri verecektir"
deniyordu.
Başbakan Şükrü Saraçoğlu, Almanya’nın 8 Mayıs’ta kesinleşen yenilgisinden birkaç gün sonra TBMM’de, "Dünya savaşının pek çok parlak sayfalarını Sovyetler yazmıştır ve yazılan her sayfada daima Stalin’in diri yüzü görülmektedir" dedi ve Bakanlar Kurulu 21 Mayıs’ta, Yalta Konferansı'nda Sovyetler Birliği'nden Avrupa'nın çeşitli yerlerine kaçan sığınmacıların geri verilmesi kararına uyduğunu göstermek için, Türkiye’ye karşı Kafkaslara konuşlandırılmış Sovyet ordu birliklerinden kaçarak Türkiye’ye sığınan ve üç yıldır Türkiye’de bulunan çoğu Türk uyruklu Sovyet vatandaşı 243 asker mültecinin kaçmaması için gerekirse elleri kelepçelenerek Sovyetler’e teslimine karar verdi.
Sovyetler Birliği 7 Haziran 1945'te, yeni bir dostluk antlaşması için Kars ve Ardahan'la birlikte boğazlarda üsler verilmesini ve Rusya ile Türkiye arasında bir antlaşma imzalanarak Montrö Sözleşmesi’nin değiştirilmesini istedi. Sovyetler Birliği, 18 Haziran 1945'te 3 isteğini de reddeden Türkiye’nin doğu sınırlarına asker kaydırmaya başladı; Bulgaristan'daki Sovyet ordusu ise hazırda bekliyordu. ABD, İngiltere'nin aksine Türkiye'ye Ruslarla anlaşmayı önerdi.
11 Haziran 1945'te Çiftçiyi
Topraklandırma Kanunu çıkarıldı. Kanun; arazileri 500 dönümü aşan toprak
sahiplerinin yanı sıra kullanılmayan devlet arazilerini, dinî vakıf
arazilerini, tarıma elverişli hale getirilmiş arazileri ve mülkiyeti belirsiz
arazileri hedefliyordu. O sırada Türkiye'deki çiftliklerin %99,75'i 500
dönümden çok daha küçük, yalnızca %0,01'i 5000 dönümden büyüktü. Yaklaşık
3 milyon köylü ailesi geçimini sağlayacak topraktan yoksundu. Bunun neticesinde
çoğu, geliri ve yaşam düzeyi düşük ortaklar haline gelmişti: Bir kentli zengin
veya büyük toprak sahibi onlara tohum ve alet verir, karşılığında hasadın
çeyreği ila yarısını alırdı.
Türkiye'ye sığınan ve siyasi mülteci kapsamında olan, 243 asker sığınmacıdan 195'i ilk grup olarak, 50 kişilik muhafız birliği eşliğinde, Yozgat Yerköy’den Ermenistan sınırına kadar kapalı vagonlu trenle taşındı ve 6 Ağustos 1945 günü Akyaka (Kızılçakçak) Tiknis (Kalkankale) Köyü Türkiye-Ermenistan Kapısı'ndan Sovyetler'e iade edildi. Doğu Kapı Demiryolu Köprüsü olarak da bilinen sınır kapısından iade edilen, 146'sı Azerbaycan Türk'ü 195 asker sığınmacı hemen sınırda, Türk yetkililerin gözleri önünde Sovyet askerleri tarafından kurşuna dizildi ve tanklarla ezilerek katledildi. Bu olay nedeniyle diğer mülteciler iade edilmedi.
Kazım Karabekir Paşa 20 Aralık 1945’te Sovyetlerin Kars ve Ardahan isteğiyle ilgili olarak TBMM’de yaptığı konuşmada; "... Kars yaylasına hakimiyet, Dicle ve Fırat boyunca Akdeniz ve Basra Körfezi'ne inen yolların tepesine hakim olmak demektir. Kars yaylası, oralara inecek olan büyük seli tutacak olan biricik settir. Oraya el saldırtmayız. Fakat şunu da bilmelidirler ki, Kars yaylası milli bel kemiğimizdir. Kırdırırsak yine yok oluruz. Eğer Ruslar yer istemekte ısrar ederse, hiç şüphe yok ki dövüşeceğiz" dedi.
1945 yılında, Devlet Demiryolları'nın (DDY) Ankara atölyesinde ürettiği iki zamanlı dizel motorları dinamo eklenerek istasyonların aydınlatılmasında ve su pompalarının çalıştırılmasında kullanıldı; Etimesgut Uçak Fabrikası'nda 30 adet daha İngiliz Miles Magister eğitim uçağı üretildi, demir-çelik tesisine öncelik verilmesi nedeniyle zaç yağı (sülfürik asit), süper fosfat ve klor alkali fabrikalarının açılışı ancak yapıldı; Kayseri Tayyare Fabrikası'nda uçak üretimi durduruldu; uçakların bakım, onarım ve revizyonları yapılmaya devam edildi; Türkiye'de ilk uçak lastiği üretiminin yapıldığı KTF'de ayrıca plastik, paraşüt, çinkograf atölyeleri ve bin civarında çalışan bulunuyordu.
CHP'den ihraç edilen Adnan Menderes, Refik Koraltan, Mehmet Fuat Köprülü ve eski başbakan Celâl Bayar 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi kurdu.
Dünyanın değişik yerlerinde
ABD'nin elinde kalan, kullanım fazlası malzeme ve donatımlardan satın almak ve
faiziyle birlikte, on eşit taksitte ödemek koşuluyla, 27 Şubat 1946'da 10
milyon dolarlık kredi antlaşması imzalandı. Antlaşmanın 2.1. maddesinde, "...Türk Hükümeti tarafından malzemenin
bulunduğu yerden ve bulunduğu gibi alınacaktır. Alınan malzemenin mülkiyeti
Türkiye'ye geçmeyecek, ABD Hükümeti alınan malzeme için herhangi bir teminat
vermeyecektir", 3. maddesinde ise, "
ABD Hükümeti istediği takdirde Türkiye dışında veya içinde bulunan malzeme
fazlalarından bir kısmını Türkiye'de satın almak istediği taşınmazlarla trampa
etme imkanına sahip olacaktır" ve "
ABD Hükümeti Türkiye'ye sattığı malzemenin kendisine lazım olduğu veya veriliş
amacının dışında kullanıldığı gerekçesiyle her an geri almak imkanına sahiptir"
hükümleri vardı.
Türk Genelkurmay Başkanlığı 24 Nisan
1946 tarihinde tepkili motor sanayisinin kurulması (jet motoru fabrikası
kurulması) gerektiğine yönelik detaylı bilgiler içeren bir raporu Başbakanlığa
sundu. Mühendislerden oluşturulan bir kurulun İngiltere’de yaptığı incelemeler
sonucunda tespit edilen verilere göre hazırlanan raporda; "...Gaz tribünlü motorların havacılıkta önemli bir devrim yapmış
olduğu, bu yüzden motor tekniğinin ve genel olarak uçak sanayisinin bu gün
tarihi bir dönüm noktasında bulunduğu, yakın bir tarihte pistonlu motorların,
savaş uçaklarında kullanımının tamamıyla kalkacağı, İngiltere’de uçak motoru
yapan beş firmanın da bu yeni motorları yapmakta oldukları, yeni tepkili
uçakların (jet motorlarına) sahip oldukları hız üstünlüğü dolaysıyla eski avcı
uçaklarının hiç yararlanılamaz bir silah haline geleceği anlaşılmaktadır... Hava
sanayisi olmayan devletlerin küçük dahi olsa bir hava kuvvetini
yaşatamayacakları II. Dünya Savaşı’nda bir kere daha anlaşılmıştır. Hava
sanayisi olmadığı için savaş yıllarında Türk Hava Kuvvetleri'nin uçaksız
kaldığı çok zamanlar olmuştur. Bu durumda müttefiklerin 2. hatta 3. sınıf
silahlarından dahi temini mümkün olmamıştır. Malzemesizlik yüzünden ciddi
sıkıntı çekilmiştir. Bu sebeple Türkiye’de hava savaş sanayisinin bir an önce
kurulması zorunluluğu vardır... Bu yeni teknolojinin Türkiye’de üretiminin
mümkün olduğu, hatta tepkili motor teknolojisinin daha karmaşık olmadan hemen
önlem alınması uygundur. Yeni tip motorların İngiltere ve Amerikan ordularında
kullanılmaya başlandığı, Fransızların da 1947’den itibaren seri üretime
geçeceği bildirilmektedir... Sonuç olarak jet motorlarının Türkiye’de
üretilmesi uygundur" şeklinde görüş bildirildi.
7 Mayıs 1946'da ABD ile yapılan Borçların Tasfiyesi ile İlgili Antlaşma'yla, daha önce teslim alınmış, ancak bedeli ödenmemiş olan hurda lokomotifler, kamyonlar, bazı makine ve üretim aletleri için 30 gün içinde 4,5 milyon doların ödenmesi kararlaştırılıyor ve önceki antlaşmalardaki koşullara yine yer veriliyordu.
Mayıs 1946'da TBMM'de ABD hakkında konuşan CHP milletvekili Muhittin Baha Pars "Bugün bu büyük milletin insanlara yaptığı yardımı hatırlayıp teşekkür ederken, Peygamber gibi temiz ve kusursuz Roosvelt'i, onun halefi olan kıymetli devlet ve millet adamı Truman'ı hürmetle selamlar ve Türk milletinin insanlık yolunda da, barışta da insanlığa yardımda onunla beraber olacağını söylemekle iftihar duyarım" diyordu.
21 Temmuz 1946'da Türkiye'de ilk defa yapılan çok partili genel seçimlerde "açık oy, gizli tasnif" yapıldı. Köy Enstitülerini kuran İsmail Hakkı Tonguç iç ve dış (ABD) baskılar sonucu 1946’da görevinden alındı.
Sovyetler Birliği, 17 Ağustos 1946'da Türkiye,
Amerika ve İngiltere’ye Türk Boğazları'nın statüsünü Türkiye aleyhine
sınırlayan, batılı devletleri konunun dışında tutan beş maddelik bir nota daha
verdi. ABD 19 Ağustos 1946’da Sovyetlere verdiği cevapta Sovyet tekliflerinin
bir kısmının dikkate alınabileceğini ama boğazları savunmanın başlıca
sorumlusunun Türkiye olduğunu, olası bir saldırı tehdidinde Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi'nin harekete geçmesi için açık bir sebep olduğunu bildirdi.
Türkiye ise 22 Ağustos 1946 tarihli karşı notasında egemenlik hakları ile bağdaşmayan
tekliflerin kabul edilemeyeceğini, her ne pahasına olursa olsun kendisini her
türlü tehdide karşı savunacağı bildirdi.