15 Temmuz 2021 Perşembe

Teşup’un Memleketi Sinan SEYDİOĞULLARI

                    Teşup’un Memleketi

                                                                                   Sinan SEYDİOĞULLARI

  Alanya Belediyesi Harita Mühendisi

                             “Babam M. Fatih Seydioğulları’nın anısına...” 2004                                

                 Nasıl ki, kış mevsiminde Alanya’ya bardaktan boşanırcasına, gök gürültülü ve aralıksız yağmurlar yağıyorsa, yaz aylarında da İslahiye’ye yöre halkının, “önüne bir perde çekilebilse, belki o zaman kesilir” dediği ve “Garbi” olarak adlandırdığı Gavurdağı yeli eser.                              

TELLİ KÖYÜ VE KAZDAĞI TEPESİ

                 Geç dönemlerde “Hatti ülkesinin göktanrısı” veya “yağmur göktanrısı” gibi adlarla da anılan Hurrilerin fırtına tanrısı Teşup için daha çok Toroslar ve güneyinde, Suriye’ye kadar olan bölgede tapınma merkezleri bulunuyordu. İslahiye’nin 3 kilometre batısındaki Telli Köyü ve civarında yaşayanlar yakın bir zamana kadar yağmur duası yapmak üzere, Teşup’a ait bir ortostatın bulunduğu Kazdağı tepesine çıkıyor ve burada kurban kesiyorlardı. Bir eliyle üç çatallı yıldırımı, diğeriyle de bir sopayı tutan fırtına tanrısı Teşup’un bu ortostatı 1938 yılından beri Adana Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.

 TEŞUP ORTOSTATI  


         
İlk uygarlığın kurulduğu bölge olarak bilinen Mezopotamya’yı ve Suriye’yi Akdeniz’e ve Anadolu’ya bağlayan yollar üzerindeki İslahiye’den İstanbul-Halep demiryolu, 22 kilometre kuzeyindeki Nurdağı ilçesinden ise Mersin-Gaziantep otoyolu geçer. 

 



 



       Tarih öncesi çağlardan beri çeşitli kavimlerin göçlerine, savaşlarına ve ticari ilişkilerine tanıklık eden yörede altmıştan fazla höyük, çok sayıda kalıntı ve dünyanın bilinen ilk açıkhava heykel atölyesi bulunur. İslahiye’nin 23 kilometre güneydoğusundaki Yesemek Köyü’nde bulunan Yesemek Taş Ocağı ve Heykel Atölyesi Hitit ve Geç Hitit dönemlerinde (MÖ 12 ve 7. yüzyıllar arasında) işletilmiş. Hitit kralı Şuppiluliuma döneminde (MÖ 1375-1335) faaliyete geçtiği sanılan heykel atölyesinde bugün üç yüz civarında işlenmiş ve yarı işlenmiş halde sfenksler, dağ tanrıları, arslanlar ve çeşitli yaratık tasvirleriyle mimari çalışmalar bulunuyor. Volkanik ve oldukça sert bir taş olan bazalt kullanılarak hazırlanan heykel taslakları işlenmek üzere Zincirli’ye ve İslahiye ovasındaki diğer yerleşmelere, hatta Suriye’ye gönderiliyordu. Yesemek Açıkhava Müzesi olarak ziyaret edilebilen atölye yaklaşık yüz bin metrekarelik bir alanı kapsıyor ve adeta bir heykel tarlasını andırıyor. 

HEYKEL ATÖLYESİ 





KAPI ARSLANI 
      

 SAVAŞ ARABASI      

                                                             
                    
       


                          

                      

YESEMEKLİ ÇOCUKLAR     

           




YESEMEKLİ EDA      

      

    

 Nurdağı ilçesinin 10 kilometre kuzeydoğusunda bulunan Gedikli Köyü’ndeki Gedikli Höyük buluntuları MÖ 2200’lü, İslahiye’nin 10 kilometre doğusundaki Örtülü Köyü güneyinde bulunan Tilmen Höyük saray kalıntısı ve surları ise MÖ 1700’lü yıllara tarihleniyor. İslahiye’nin 10 kilometre kuzeyinde, Zincirli Köyü’nde bulunan Zincirli (Sam’al) Höyük, Geç Hitit Devleti’nin Kargamış’tan sonraki ikinci merkeziydi. Zincirli Höyük ile Osmaniye’nin Kadirli ilçesindeki Karahöyük arasında bugün ancak kalıntıları görülebilen bir yol bulunuyordu. Nurdağı ilçesinin 17 kilometre doğusundaki Sakçagözü (Keferdiz) ise çok sayıda höyüğün yer aldığı eski bir yerleşim. 

                İslahiye merkezindeki Gözbaşı tepelerinde kurulan Nikola Kalesi, Altınüzüm beldesi-Hızır yaylası yolu üzerindeki Cıncıklı Ören, Telli Köyü güneyindeki Telli Kalesi ve Arfalı Köyü kalıntıları diğer örenyerleri arasında bulunuyor. MÖ 900’lü yıllarda kurulduğu sanılan İslahiye’nin eski adı Nikopolis’tir. Bugün 39 bin civarında olan İslahiye şehir nüfusunun Büyük İskender döneminde yüz bini aştığı ve Büyük İskender’in ilk ceza yasasını MÖ 333’de İslahiye’de uyguladığı söyleniyor. 

         Yörenin en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan Ökkeşiye Türbesi Nurdağı ilçesine 19 kilometre uzaklıktaki Durmuşlar Köyü yakınında bulunuyor. Türbe Hz. Ömer döneminde (634-644), yörenin fethi için Bizanslılarla yapılan savaşta şehit düşen sahabe Hz. Ukkaşe’ye ait. Peygamberlik mührünü görenlerin cennetlik olduğunun söylendiği ve Hz. Muhammed’in herkesle helalleştiği bir gün Hz. Ukkaşe, “Ya Resulullah, Uhud Savaşı’nda bana kırbaçla vurmuştunuz. Hakkımı ancak kısas suretiyle ödeşirim” der. Bunun üzerine, Hz. Muhammed kırbacı ona uzatır, ama Hz. Ukkaşe, “Siz bana çıplakken vurmuştunuz, ya Resulullah” der. Hz. Peygamber sırtını açar açmaz da mührü öper. Türbeyi özellikle erkek çocuğu olmayanlar ziyaret ediyor. Yörede bulunan binlerce Ökkeş’in adı buradan geliyor.        

 ŞAHMARAN DAĞI         

            Osmanlılar döneminde Kozan ve Gavur dağları çevresini kontrol altına almak, aşiretlerin yerleşimini sağlamak ve bölgeyi ıslah etmek için 1865 yılında, Fırka-i İslahiye adı verilen on beş bin kişilik bir ordu kurulur. Ordu on beş yıl süreyle bölgede kalır ve İslahiye’ye adını verir. İslahiye merkezindeki Derviş Paşa Camisi bu dönem eseridir. Derviş Paşa komutasındaki Fırka-i İslahiye’nin zorunlu yerleştirme politikasına direnen saz şairi Dadaloğlu, dönemin olaylarını unutulmaz kavga türküleriyle destanlaştırır: “Belimizde kılıcımız kirmani/Taşı deler mızrağımın temreni/Hakkımızda devlet etmiş fermanı/Ferman padişahın, dağlar bizimdir.”

         Yılanı çok olan bölgede başı insan, vücudu yılan ve upuzun kuyruğu olan “yılanların şahı” efsanevi Şahmaran’ın insanoğlunun ihanetine uğramasıyla ilgili hikayeler anlatılır.                                                Bir de Karayılan’ın, Şahin Bey’in ve Fransızlara karşı savaşan kahramanların hikayeleri... 

KARAYILAN                                                          ŞAHİN BEY

                                                “Sürerim sürerim gitmez kadana/Fransız kurşunu değmez adama/Benden selam söyle garip anama/Vurun Antepliler namus günüdür.” İslahiye ve çevresi 1. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizler, daha sonra da 29 Ekim 1919’da Fransızlar tarafından işgal edilir. Çeteler karşısında ağır kayıplar veren Fransızlar 13 Kasım 1920’de İslahiye’yi terk etmek zorunda kalır. Savaş alanı olması nedeniyle tarihte orduların ve aşiretlerin kışlası olan İslahiye, bugün de bir zırhlı birliğin karargahıdır.                                                                  

                    İslahiye’nin yaylaları Amanos ya da Gavurdağı olarak da bilinen Nur dağlarında bulunur. İslahiye’ye 30 kilometre uzaklıkta olan ve turizm merkezi olarak ilan edilmiş bulunan Hızır yaylasına Altınüzüm beldesi üzerinden ulaşılır. İslahiye’yi Çukurova’ya bağlayan en eski ve kısa yolun buradan geçtiği, Büyük İskender’in bu yolu kullandığı ve Hızır yaylasında konakladığı söylenir. 

HIZIR YAYLASI 

    Rakımı 518 metre civarında olan İslahiye ovasının ortasından Karasu Çayı akar. Çayın üzerinde sulama ve taşkın önleme amaçlı olarak 1975 yılında kurulan Tahtaköprü Barajı‘nın yirmi üç buçuk kilometrekare yüzölçümündeki gölünde aynalı sazan ve karabalık (çamur balığı) yaşar ve kooperatif balıkçılığı yapılır. Gölün çevresinde ise kamp ve piknik yerleri bulunur.



TAHTAKÖPRÜ BARAJ GÖLÜ

    Genellikle Akdeniz ikliminin etkisinde bulunan yörenin verimli topraklarında kırmızı biber, üzüm, antepfıstığı, buğday, pamuk, şekerpancarı ve zeytin gibi ürünler yetişir. Kırmızı biber ve üzüm için festivaller düzenlenir. Yöre bağlarında yetişen hatunparmağı ve antepkarası gibi üzüm türleri haklı bir üne sahiptir. İslahiye acı kırmızı biberi ise besin değeri, koyu kırmızı rengi ve tadı bakımından eşsizdir. Bol acılı ve sarımsaklı kebapları, lahmacunu, içli köftesi, iki sac arasında yapılan etli kömbesi ve baklavasıyla ünlü yörenin yemek kültürü çok eskilere dayanır. Yöre insanı yemeyi, içmeyi ve eğlenmeyi sever.

    "Burası Teşup’un memleketi... Burada dağların başı birden dumanlanır, hava birden bozar, birden fırtına kopar."         

4 yorum:

  1. Tebrikler, çok ayrıntılı bir tanıtım yazısı olmuş, başarılarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil
  2. TeşekkürlerSinan bey. İslahiye için güzel bir tanıtım.

    YanıtlaSil
  3. Değerli paylaşımlarınız için teşekkürler. Bu güzel yazının üstüne muhakkak günün birinde ziyaret edeceğim.

    YanıtlaSil
  4. İslahiye. Benim memleketim. Paylaşımı coşkuyla severek okudum. Eline yüreğine sağlık hemşerim. Sinan kardeşim, bu araştırı, tarihi, coğrafi ve filozofik yazı beni hem heyecanlandırdı, hem de hüzünlendirdi. Heyecanlandım; memleketimi, çocukluğumu, yapımı oldukça zor o kadar da lezzetli Etli Kömbe'yi, iyi yürekli ve vefalı insanlarını hatırlattı. Ülkemin yüzde altmışını gezip gördüğüm halde memleketimi tam anlamıyla bilememek te beni hüzünlendirdi.
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil