KUT'ÜL AMARE SAVAŞI (1916), KUVAYI MİLLİYE, MİSAKI
MİLLİ VE NATO
Sinan SEYDİOĞULLARI
I. Dünya Savaşı devam ederken, 16 Nisan 1916'da
İngiltere
ile Fransa arasında yapılan Sykes-Picot Antlaşması ile iki ülkenin korumasında
Araplara bağımsız devlet kurma sözü verilmiş; Kerkük, Bağdat, Basra, Kuveyt ve
Amman İngiltere'ye; Musul, Şam, Beyrut, Antakya, Adana,
Sivas ve Diyarbakır Fransa'ya; Hakkari, Van, Erzurum ve Trabzon Ruslara
bırakılmıştı. Antlaşmayı öğrenen İtalya da payını istemiş ve Anadolu'nun
güneybatısını almıştı. İngilizlerin Osmanlı ordusuna karşı Irak Cephesi'nde
örgütlediği Arap kabilelerin, hastane basıp yaralı Türk askerlerini öldürdüğü Kut'ül
Amare'de Nisan 1916'da yapılan savaşta Osmanlı ordusu 350'si subay 10 bin şehit
verirken, İngilizlerin kaybı 30 bini buldu. 13'ü general, 481'i subay yaklaşık
13 bin İngiliz askeri esir alındı. Mirliva (Tuğgeneral) Halil Paşa esirlerin
serbest bırakılması için İngilizlerin gönderdiği yaklaşık bir milyon sterlin
değerindeki altını geri gönderip askerlerine şu mesajı yayınladı: "Arslanlar! Bütün Türklere şeref ve
şan, İngilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın güneşli semasında
şehitlerimizin ruhları sevinçle gülerek uçarken, ben de hepinizin pak
alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum."
Kut'ül Amare'de kazanılan bu zafer, 1916
yılından Türkiye'nin NATO'ya girdiği 1952 yılına kadar Kut Bayramı olarak
kutlandı. Teşkilatı Mahsusa kurucularından olan Halil Paşa ise, 1918'de İstanbul'u
işgal eden İngilizlerin talebi üzerine, Osmanlı hükümeti tarafından yakalanıp
hapse atıldı.
Balkanlar'da Bulgar, Irak'ta Arap
çetelerine karşı savaşan ve İstanbul'a dönüp Gebze'de, çetesiyle birlikte
Kuvayı Milliye'ye katılan Yahya Kaptan (1891-1920), Bekirağa Bölüğü'ne baskın
düzenleyerek, burada tutuklu bulunan Halil (Kut) Paşa ve arkadaşlarını
kurtardı, Kocaeli'yi Rum çetelerinden temizledi. M. Kemal Atatürk'ün, Nutuk'ta
övgüyle andığı Yahya Kaptan, Osmanlı hükümeti kuvvetleri tarafından 8 Ocak 1920
günü şehit edildi.
28 Ocak 1920'de İstanbul'da toplanan
Osmanlı Meclisi Mebusan'ı, 23 Temmuz 1919 Erzurum ve 4 Eylül 1919 Sivas
Kongresi kararlarına dayanarak, Misakı Milli'yi (Ulusal Ant) oy birliğiyle
kabul etti. 17 Şubat 1920'de bütün dünyaya duyurulan altı maddeyle, Osmanlı
İslam çoğunluğunun yaşadığı toprakların ayrılmaz bir bütün olduğu belirtilerek,
Türk vatanının sınırları çizildi ve kapitülasyonlar, mali ve ekonomik
müdahaleler, siyasi dayatmalar reddedildi.
İngilizler 16 Mart 1920'de İstanbul'u
resmen işgal etti. Türk'ü soysuz olarak gören Mustafa Sabri tarafından yazılıp Şeyhülislam Dürrizade Abdullah
tarafından onanan ve Mustafa Kemal ile Kuvayı
Milliye üyelerinin asi, katlinin vacip ve padişahın sadık tebasına zulüm
ve işkence eden, halkın mallarını çalan, insanları kesen, memleketi nifak ve
parçalanmaya sürükleyen, ülkeyi fesada veren eşkıyalar olduğunu belirten 5
Nisan 1920 tarihli fetva, Sadrazam Damat Ferid Paşa ve Sultan Vahideddin tarafından imzalanıp
yürürlüğe kondu. Fetva İstanbul hükümeti, İngiliz ve Yunan uçakları, İngiliz
torpidoları, İngiliz konsoloslukları, Yunan kuvvetleri, Rum ve Ermeni
teşkilatları tarafından Anadolu'ya dağıtıldı. Nisan 1920'de toplanan San Remo
Konferansı'nda İngilizler Irak ve Filistin, Fransa ise Suriye ve Lübnan
mandalarını aldı. Böylece İngiltere, petrol bölgelerine yerleşti. Meclisi
Mebusan, 11 Nisan 1920'de padişah tarafından feshedildi. Milletvekillerinin bir
kısmı İngilizler tarafından tutuklandı ve daha sonra Malta'ya sürgün edildi.
Malta'ya sürgün edilenler arasında Ziya Gökalp, Hamidiye kahramanı olarak
bilinen, Abhaz asıllı Türk asker
ve siyasetçi Hüseyin Rauf Orbay
(1881-1964), Refet Bele, Ali Fethi Okyar, Kara Vasıf Bey, Kara Kemal, Ali
Çetinkaya (Kel Ali), Medine savunucusu Ömer Fahrettin Türkkan gibi isimler de
bulunuyordu. 23 Nisan 1920'de açılan ilk
meclisin başkan vekilleri arasında Bektaşi ve Mevlevi çelebileri de vardı.
1920 Ağustos'unda Mustafa Kemal, Ermeni
kırımı suçlamasıyla vatan evlatları idam edilecek olursa, Kut'ül Amare'de esir
alınan ve Malta'dakilere karşı rehin olarak Kazım Karabekir Paşa tarafından
Erzurum'da tutuklanmış bulunan İngiliz askerlerinin idam edileceğini açıkladı.
Malta'ya sürgüne gönderilenlerin bir kısmı adadan kaçmayı başardı, diğerleri İngilizlerle yapılan takasla serbest bırakıldı.
Kimse niye böyle büyük rüşvet (2 miliyon altın serlin) teklif edildiğini,
YanıtlaSilniye İngiliz tarihçisi James Morris, Kut'un kaybını
"Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi"
olarak tanımladığını, niye İnternet'ten ve ansiklopedilerden
General Townsend'in medenî durumunun silindiğini anlatmıyor!
Çünkü General Townsend, Büyük Britanya Kralı'nın eniştesi idi!..
Kralın kızkardeşi ile evliydi!..
Bir hanedan mensubu ilk defa esir düşüyordu!..
Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı.
Türkler'in Kutül Amare zaferini tarihten silmeye kalktılar!