25 Ocak 2024 Perşembe

Türkiye'de Demokrat Parti Dönemi 3 Sinan SEYDİOĞULLARI


               Güvenlik ve savunma politikalarını kurumsal olarak neredeyse tümüyle NATO’ya devreden Türkiye, ihtiyaçlarının çoğunu ABD’den ve diğer NATO müttefiklerinden karşılıyordu. Bu durumda, haliyle bağımsız kararlar alamıyordu. 

            Türkiye ile ABD arasında 15 Ocak 1957'de imzalanan İstimlak ve Müsadere Garantisi Antlaşması'yla, Türkiye'de yatırım yapan herhangi bir Amerikan vatandaşının mal varlığı zor alım yapıldığı veya kamulaştırıldığı takdirde, o mal varlığının değerinin Amerikan hükümetince takdir edilmesi ve dolar olarak ilgili Amerikan vatandaşına ödenmesi kararlaştırıldı.

                    Hükümet Mart 1957'de ABD don yağlarının yalnız sabun üretiminde kullanılmasına, önemli  bir  ihraç  maddesi  olan zeytinyağından sabun üretilmemesine karar verdi.

            Sovyet lideri Kruşçev 28 Haziran 1957'de, Sovyet Komünist Partisi Merkez Komitesi Toplantısı'nda Stalin dönemi politikalarının Türkiye'yi Batı Bloğu'na ittiğini belirterek, "Türkiye'ye yönelik yanlış politikamızla Amerikan emperyalizmine yardım ettik" dedi.

             MKEK'te 1957’de silah, mühimmat, roket ve dişli imalatı için NATO standartlarında Mühimmat Fabrikası oluşturuldu.

                 20 Ocak 1958'de ve ek olarak 25 Haziran 1958'de ABD ile imzalanan Tarım Ürünleri Fazlalıkları Antlaşması'yla ABD buğday, yemlik hububat, soya fasulyesi, soya fasulyesi yağı, pamuk yağı, tereyağı, peynir, yağlı ve yağsız süt tozunu taşıma ücreti dahil  52 milyon dolar karşılığında Türkiye'ye sattı.

                     "Amerika'ya karşı çıktınız mı, muhalifiniz sizi aç mı kalalım, Rusya'nın kucağına mı düşelim diyerek susturuyor. Korkularla şartlandırılmış olan milyonlar ne Amerika'nın ne de Rusya'nın hegemonyasına girmeden karnımızı doyurup, yurdumuzu savunabileceğimizi düşünemez hale gelmişlerdir" diyen ve 60'ın üzerinde kitap yazmasına rağmen profesör olamayan, biyokimyacı Doç. Dr. Osman Nuri Koçtürk (1918-1994), 1950'li yıllarda ABD süt tozunda kansere yol açan aflatoksin mantarı bulunduğunu ispat etti. ABD süt tozu ancak yıllar sonra yasaklanabildi. Kalp damar hastalıkları ve kolesterol sorunlarına yol açtığı sonradan ortaya çıkan ABD soyası, margarini ve buğdayının topraklarımızı ve insanlarımızı zehirleyeceğini söyledi. Koruyucu hekimliğin önemini anlattı; et yemeyi, tarhana yapmayı ve tüketmeyi önerdi. Bundan dolayı "Tarhana Osman" olarak da anıldı.

             1958’de ABD Türkiye’den önemli miktarda kaçak uyuşturucu madde girdiğini söyleyerek, haşhaş ekiminin yasaklanmasını istedi. Bu isteği reddeden Menderes, Amerikan kredisi ile bir alkaloit fabrikası kurulmasını önerdi. Böylece köylülerin haşhaş kapsüllerini çizip afyon elde etmeden, haşhaşı devlete vermesi sağlanacak ve kaçakçılığın önüne geçilecekti. Ancak kendi ürettiği alkaloiti, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeye satan ABD bunu kabul etmedi.

             1958 yılında Almanya’dan gelen Amerikan deniz piyadeleri "Türk hükümetinin iznini" bile beklemeye gerek duymadan İncirlik Üssü’nden Ürdün’e gitti. İncirlik Üssü, NATO Antlaşması'na aykırı olmasına rağmen, 1958'de ABD'nin Lübnan Krizi'ne müdahalesi sırasında ilk defa bir harekat çerçevesinde kullanılmıştır.

             ABD, 14 Temmuz 1958'de Irak'ta Nuri Said rejiminin darbe ile devrilmesinin ardından, bütün Ortadoğu'yu Sovyetlere ya da Nasır milliyetçiliğine kaptırma gerçeği ile yüz yüze gelmişti. Irak darbesinin ertesi günü, Cumhurbaşkanı Chamoun'un  isteği ile ABD, Lübnan'a ilk etapta 15 000 deniz piyadesi gönderdi. Türk hükümeti adına Dışişleri Bakanı Zorlu, 15 Temmuz günü, ABD'ye Lübnan'daki kuvvetlere destek vermek için İncirlik üzerinden yeni kuvvetlerin taşınmasına, operasyona katılacak yaklaşık 75 adet savaş uçağının üssü kullanmasına ve yedek mühimmatın ve malzemenin burada depolanmasına sözlü olarak izin verdi. 1958 Temmuz'unda, Türk gazeteciler Türk yetkililerce İncirlik Üssü’ne alınmadı, oysa daha önce Amerikalı gazetecilerin üssü ziyaretine izin verilmişti.

             1958'de yaşanan yüksek enflasyon ve Türk lirasının yabancı paralar karşısında değerinin aynı kalması, ithalatı cazip hale getirdi, bu da dış ticaret açığının büyümesine, borçların ödenememesine neden oldu ve 4 Ağustos 1958'de Türk lirası %221 oranında  devalüe edildi ve 2,80 TL olan dolar 9 TL'ye yükseldi. IMF Türkiye'ye 250 milyon dolar kredi açtı ve ayrıca 600 milyon dolar tutarındaki borcu erteledi.

             20 Kasım 1958'de ABD'yle yapılan ve TBMM'nin onayına sunulmayan gizli bir anlaşmayla İncirlik, Malatya, Diyarbakır, Çiğli ve Eskişehir üsleri ABD'nin Ortadoğu'ya yönelik  operasyonel üsleri haline getirildi.

             5 Mart 1959'da ABD ile imzalanan Güvenlik İşbirliği Antlaşması'yla, Türkiye'ye bir tecavüz olması halinde, talebi üzerine Türkiye'ye yardım etmek için ABD'nin, silahlı kuvvetlerin kullanılması da dahil her türlü harekete girişeceği, Türkiye'nin ulusal bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü kendi ulusal çıkarı ve dünya barışı için yaşamsal kabul ettiği ve Türkiye'ye ekonomik yardıma devam edeceği teyit edilmiştir.

             5 Kasım 1959’da Amerikalı Albay Morrison, Çankaya’da bir gece kulübünde içki içip eğlendikten sonra yolda yürüyen 11 (on bir) Türk askerine arabası ile çarparak birinin ölümüne diğerlerinin ise yaralanmalarına neden olmuştu. Tutuklanan albay için bilgi istendiğinde, albayın olay sırasında görev başında olduğuna dair resmi belgenin verilmesi ile mahkeme sanığı Amerikan makamlarına teslim etmiş ve kendisi kazanın üstünden bir gün geçmeden serbest bırakılmıştı.

             Nazım Hikmet de 1959'da; "Eli kolu zincirlere vurulmuş,/ Vatan çırılçıplak yere serilmiş,/ Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş./ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?/ Günü gelir çark düzüne çevrilir,/ Günü gelir hesabınız görülür./ Günü gelir sualiniz sorulur:/ Beyler bu vatana nasıl kıydınız?" diyordu.

             Otosan 1959 yılında Ford-Koç ortaklığıyla kuruldu. 1959 yılında uçak üretimini durduran MKEK Etimesgut Uçak Fabrikası, bu tarihten sonra yedek parça üretmeye başladı. Hürkuş Hava Yolları'nın uçakları, Devlet Hava Yolları'nın kendisine rakip olarak görmesiyle ortaya çıkan çeşitli güçlükler, kazalar ve sabotajlar sonucunda, 1959'da uçuştan men edildi. Yeşilköy Havacılık Müzesinde sergilenmekte olan TC-ERK, Vecihi Hürkuş‘un kullandığı son uçaktı. 

             Türkiye'de kişi başına düşen kağıt miktarı 1949 yılında 1,8 kg iken, 1959 yılında 6 kg oldu. 1959'da kişi başına düşen kağıt miktarı ABD’de 180, İsveç’te 91, Hollanda’da 64, Fransa’da 48, Yunanistan’da ise 8 kg idi. 1959 yılı sonlarında Türkiye’de, 18 petrol arama şirketinin 16’sı ABD’li, diğer ikisi ise Alman ve Felemenk’ti (Hollanda/Belçika/Kuzeydoğu Fransa). 

             Necmettin Erbakan öncülüğünde ve hükümet desteğinde, 300 ortaklı olarak 26 Ocak 1956'da kurulan Gümüş Motor Fabrikası (Pancar Motor) 1960 Mart'ında 250 çalışanıyla ve tamamen yerli imkanlarla Türkiye'de ilk kez tarımsal sulamada ve teknelerde kullanılmak üzere tek ve iki silindirli dizel motorların seri üretimine geçti, derin kuyu pompaları üreterek Devlet Su İşleri'nin verdiği siparişleri karşıladı.

             Türkiye'nin dış borcu 1950-1960 arasında 13 kat arttı. Başbakan Adnan Menderes 1960 Nisan'ında, Sovyetler'den sağlanacak para yardımı için temmuzda Moskova'ya gideceğini açıkladı. ABD kendisine danışılmadan Moskova ile diyaloga girilmesinden rahatsız oldu.

             Vatan Cephesi adıyla kitlesel bir örgütlenme hareketi başlatan ve buna katılmayanlara siyasi baskılar yapan hükümet, 18 Nisan 1960'ta CHP ve Bir Kısım Basının Faaliyetlerini Tahkike Memur Meclis Tahkikat Encümeninin Kurulması Hakkında Kanunu çıkarttı. Tahkikat Komisyonu partilerin tüm etkinliklerini, komisyon faaliyetleriyle ilgili yayınları ve Meclis'te komisyonla ilgili görüşmeleri ve bunlar hakkındaki yayınları yasakladı. 18 Nisan’da konulan yasakların Meclis'te görüşmeleri sırasında İsmet İnönü yaptığı konuşmada, "Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ihtilal her durumda olur. Böyle bir ihtilal, dışımızda, bizimle ilişkisi olmayanlar tarafından yapılacaktır" dedi. 27 Nisan'da Komisyona, her türlü yayını yasaklama, basımevini kapatma, her türlü siyasal etkinliğe yönelik önlem ve karar alma gibi yeni olağanüstü yetkiler tanındı.

             28 Nisan 1960'ta tepki olarak gelişen gösterilerde 2 öğrenci öldü, ardından sıkıyönetim ilan edildi.

             1 Mayıs 1960'ta Sovyetler Birliği toprakları üzerinde casusluk uçuşu yapmak üzere İncirlik üssünden havalanan bir Amerikan U–2 uçağı Sovyetler tarafından düşürüldü. 7 Mayıs 1960’ta Kruşçev, Sovyetler Birliği’ne karşı Amerikan çıkarları için İncirlik Üssü’nün kullanılmasına izin veren Türkiye’nin suç ortağı olduğunu söyledi. Kara Harp Okulu öğrencileri iktidar partisi aleyhine 21 Mayıs 1960 günü bir yürüyüş yaptı.

             27 Mayıs 1960'ta 38 üyeli Milli Birlik Komitesi Türk Silahlı Kuvvetleri adına, bir askeri darbe ile yönetime el koydu. DP'nin ülkeyi bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürmekte olması ve laikliğe aykırı davranması darbenin gerekçeleri arasında gösterildi. Cumhurbaşkanı, Başbakan, TBMM Başkanı, Bakanlar Kurulu üyeleri, DP milletvekilleri ve yöneticileri, Genelkurmay Başkanı ve bazı yüksek rütbeli subaylar tutuklandı, dört binin üzerinde subay emekliye sevk edildi. Doğan Avcıoğlu Türkiye’nin Düzeni kitabında CIA’nın 27 Mayıs hazırlıklarından haberdar olduğu halde, darbe teşebbüsünü Menderes hükümetine bildirmediğini yazdı.

                       27 Mayıs 1960 askeri darbesinde, "Atatürk'ün tamamlayamadığı" diye nitelendirdikleri reformları uygulamak isteyen Alparslan Türkeş, Orhan Kabibay ve Orhan Erkanlı'nın başını çektiği 14 Milli Birlik Komitesi (MBK) üyesi, seçimlerin bir an önce yapılarak, yönetimin sivillere devredilmesi düşüncesinde olan Cemal Madanoğlu grubu tarafından etkisizleştirildi; 13 Kasım 1960'ta MBK feshedildi; Türkeş Hindistan'a, diğerleri farklı ülkelere, yurtdışı görevine, sürgüne gönderildi.

             1960 yılında bir Amerikan doları 9 liraydı. 1960'ta Türkiye'deki traktör sayısı 43 bin 747, biçerdöver sayısı ise 6 bin 72'ydi; ihracatın ithalatı karşılama oranı ise %68,5 oldu. Türkiye’de 1960 yılında araç sayısı 100 bini geçiyordu. Türkiye'de 1960'ta kullanılan petrol 1 155 bin tondu. Türkiye'de zeytin ağacı sayısı 1960'ta 55 milyondu; zeytinyağı üretimi ise 79 bin tondu, Türkiye bununla Fransa, İtalya ve Yunanistan'ın gerisindeydi. 1960'ta Otosan F-600 (Ford) üretimine başladı.

 

18 Ocak 2024 Perşembe

Türkiye'de Demokrat Parti Dönemi 2 Sinan SEYDİOĞULLARI

 

            28 Şubat 1953'te SSCB'ye karşı Yunanistan, Türkiye ve Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti arasında Balkan Paktı imzalandı. 5 Mart 1953'te Stalin'in ölümünün ardından Sovyetler Birliği, Türkiye'den 1945 yılındaki taleplerinden vazgeçtiğini, ilişkileri düzeltmek istediğini beyan etti.

 

            Temmuz 1953'te Kore Savaşı’nın sona ermesiyle ABD tahıl stokunu pazara sürdü ve tahıl fiyatları hızla düştü. Aralık 1953'te çıkartılan bir yasayla, haksız mal edinme gerekçesiyle CHP'nin malvarlığına el konuldu. Sivas Cer Atölyesi 1953 yılından itibaren yük vagonu yapımına geçti. Danimarka'nın THK-5A ambulans uçağından 1953'te 26 adet daha satın alma talebi Hükümet tarafından reddedildi. ABD 1948'de başlayıp 1953'te sona eren Marshall Planı'yla aralarında Türkiye'nin de bulunduğu toplam 15 Avrupa ülkesine 9 290,2 milyon doları hibe olmak üzere toplam 12 992,5 milyon dolar yardım yaptı. ABD'nin Marshall Planı'yla dışa bağımlı, iyi bir pazar haline getirdiği ve dolaylı işgal ettiği Türkiye'ye yaptığı yardım 18 milyon doları hibe olmak üzere toplam 184,5 milyon dolar oldu. Türkiye'nin teknik yardım ve diğer dolaylı yardımlarla birlikte tarımsal sulama sistemleri için, ABD'nin Marshall Planı’ndan 6 431 000 dolar aldı. Sulama kanallarının yapılması ve ABD’den modern tarım araçlarının alınması tarımsal üretime doğrudan etki yaptı.

            Türk ordusu Marshall Planı çerçevesinde 103 602 000 dolar, dolaylı ve doğrudan Marshall yardımı kullanmıştır. Bu yardımın bir kısmı Makine Kimya Endüstrisi tarafından kullanılmıştır. Yardımların diğer kısmı ise ABD’den askeri teçhizat alımında kullanılmıştır. Alınan teçhizatların büyük bölümü ikinci eldir. Avrupa ülkelerinde yardımlar özel sektör eliyle doğrudan kullanılırken Türkiye’de dolaylı olarak devlet eliyle kullanılmıştır. Marshall yardımlarından yararlanan özel sektör sanayi alanında uzmanlaşmak yerine, özel sektörün Türkiye’de bir aracı kurum rolünü almasına sebep olmuştur. Türkiye’nin Marshall Planı’ndan kalkınarak çıkmamasının en büyük sebebi, verilen paraları koordinasyonsuz kullanmasıdır. Türkiye, parayı kendinin bir planı dahilinde kullanmak yerine, ABD nasıl istediyse ona uygun kullanmıştır. 18 Ocak 1954'te Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu kabul edildi. 7 Mart 1954'te uluslararası petrol şirketlerinin adamı ABD'li Max Bell'in hazırladığı Petrol Kanunu ile yabancı petrol şirketlerine büyük kolaylıklar getirildi.

             Mayıs 1954 seçimlerinde muhalefeti destekleyen Malatya ikiye bölündü, Kırşehir ilçe yapıldı.  

            Türkiye ile ABD arasında 23 Haziran 1954'de ABD'nin tek taraflı olarak yararlandığı Kuzey Atlantik Antlaşmasına Taraf Devletler Arasında, Kuvvetlerinin Statüsüne Dair Sözleşme'nin Uygulanmasına İlişkin Antlaşma imzalandı. Bu antlaşmanın askeri tesislerle ilgili kısmı gizlilik içeriyordu. 23 Haziran 1954 tarihli notanın 2. maddesine göre Türkiye’ye giren ve çıkan Amerikan askerî personelinin giriş ve çıkışlarını Türk Hükümeti kontrol edemeyecek ve müşekkel birliklerin Türkiye’ye gelişlerinde Türk Hükümeti’nden izin alınmayacak, sadece birliklerin hareketine ilişkin tebliğde bulunulacaktı. Türkiye’de bu dönemde ABD’nin kullanımına tahsis edilen üsler Askerî Tesisler Anlaşması çerçevesinde hayata geçirilmişlerdir. Bu anlamda NATO kapsamındaki ortak savunma tesislerinden farklıdırlar. Amerikan üssü olarak anılan tesisler de aslında tamamıyla mülkiyeti ve kullanımı Türkiye’ye ait olan ulusal askerî tesislerdir. Anlaşmalar, bu tesislerin Amerikan kuvvetlerince kullanımı için imtiyazlar sağlamaktadır. 

            MKEK Gazi Uçak Motoru Fabrikası 25 Haziran 1954'te kurulan Minneapolis-Moline Türk Traktör ve Ziraat Makineleri AŞ'ye devredildi. Vecihi Hürkuş arkadaşlarıyla birlikte 29 Kasım 1954'te Türkiye'nin ilk sivil havayolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları'nı kurdu. Daha önce buğday ihraç eden Türkiye Aralık 1954'te ABD'yle krom karşılığında 300 bin ton buğday ve 200 bin ton arpa alımı antlaşması imzaladı.

 

            Adana İncirlik Üssü 1954'te kullanıma açıldı ve ABD'nin ana harekat üslerinden biri ve ayrıca Karadeniz, Doğu Akdeniz, Ege, Basra ve Hazar bölgelerinde kontrolü sağlamasına önemli katkı sağladı. 1954 yılında İstanbul Tuzla'da Amerikalılarla ortaklaşa kurulan Türk Willys Overland Tuzla Jeep Montaj Fabrikası'nda cip ve kamyon üretildi. Fabrika daha sonra TSK'ya devredildi. İngiliz Miles Magister uçağından geliştirilen THK-15, fabrika MKEK'ye devredildikten sonra, 1954 yılında iki kişilik, madeni gövdeli, tek motorlu, motor gücü 145 HP, en fazla hızı 216 km/s ve en fazla menzili 512 km, uçuş tavanı  4575 m olan, Türkiye’nin ilk askeri eğitim uçağı MKEK-44 Uğur adıyla yeniden projelendirildi. Bu uçaklarda THK Gazi Uçak Motor Fabrikasında üretilen 30 adet Gipsy Major 10 motoru kullanıldı. MKEK-1 (Gözcü), THK-2 uçağının modernize edilmiş şekli olan MKEK-2, tasarımı Yüksek Mühendis Selahattin Beler tarafından yapılan THK-16’nın modernize edilmiş şekli olan MKEK-3 (Mehmetçik) jet eğitim uçağı ve THK-10’un modernize edilmiş tipi olan MKEK-5A hafif nakliye uçağı projeleri ABD’den alınan uçaklar nedeniyle iptal edildi.

 

            1954 yılında Köy Enstitüleri kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürüldü. 17 Nisan 1940'da İsmail Hakkı Tonguç öncülüğünde kurulan Köy Enstitüleri, Tonguç'un sözleriyle "Öğretmen devrimin bütün dinamizmasını yükleniyor. Sarıklı köy hocasının yerini almaya çalışıyordu." Köy Enstitüleri ile emekçi sınıfları bilinçlendirmek ve devrimsel süreci hızlandırmak için girişilmiş bir devrim stratejisi ve taktiği idi. Köyü aydınlatacak insan tipinin köy ortamından seçilerek eğitilmesi esasına dayanan bu eğitim seferberliğiyle ülkenin dört bir yanında 21 adet Köy Enstitüsü kuruldu. Köylerden toplanan çocuklar bu okullarda “İş için eğitim-iş içinde eğitim” prensibiyle eğitildi ve öğretmen olarak köylere gönderildiler. Duvarcılıktan dokumacılığa, arıcılıktan balıkçılığa, fizikten edebiyata, müziğe, resime, tiyatroya, pek çok konuda bilgi sahibi olan bu öğretmenler ülkenin her yerinde genç Cumhuriyet’in yeni insanını yetiştirmek için çalıştılar. İç ve dış (ABD) baskılar sonucu 1946’da İsmail Hakkı Tonguç'un görevden alınmasıyla Köy Enstitülerinde iş eğitimi gibi ilkeler ve etkinlikler kaldırılmış, mezunlara arazi ve teçhizat verme uygulamasına son verilmiştir. Yine aynı yıl Yüksek Köy Enstitüsü kapatılarak öğrencileri başka okullara nakledilmiştir. 1948 yılında eğitmen kursları kapatılmış, birçok eğitmen görevinden uzaklaştırılmış, bu eğitmenlerin açtıkları okullar kapatılarak yıkılmaya terk edilmiştir. 1950 Demokrat Parti iktidarı döneminde ise enstitülerin kız öğrencileri Kızılçullu ve Beşikdüzü Köy Enstitülerinde toplanmış, daha sonra Kızılçullu Köy Enstitüsü kapatılarak öğrencileri Bolu Kız Öğretmen Okuluna aktarılmıştır. 1952 yılında Köy Enstitülerinin öğretim süresi altı yıla çıkarılmış, 1953 yılında Köy Enstitüleri programı ile İlköğretmen okullarının programları birleştirilmiş ve nihayet 1954 yılına gelindiğinde Köy Enstitüleri İlköğretmen okuluna dönüştürülerek kapatılmıştır.

 

            Sovyetler Birliği'nin Ortadoğu'da nüfuz kurmasını önlemek amacıyla 24 Şubat 1955'te Türkiye, Irak, İngiltere, Pakistan ve İran arasında Bağdat Paktı (CENTO) imzalandı. Üretilen ilk 3 adet MKEK-44 Uğur uçağı 1 Mart 1955’te yapılan törenden sonra Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne hediye edildi.

             Türkiye'de ekili alanlar 1950-1955 yılları arasında %69 arttı, köylünün gelirinde artışlar oldu. Türkiye'de zeytin ağacı sayısı 1950'de yaklaşık 30 milyon, 1955'te 44 milyondu. Türkiye'de zeytinyağı üretimi 1950'de yaklaşık 52 bin ton, 1955'te ise 41 bin tondu. 1955'te Dünyada 500-600 bin ton zeytinyağı üretimiyle İspanya ilk sırada yer alırken bu ülkeyi 250-300 bin ton ile İtalya, 150-200 bin ton ile Fransa ve 80-110 bin ton ile Yunanistan takip etmiştir. 1955'te Türkiye'deki traktör sayısı 40 bin 282 oldu.

            5 Eylül 1955’te Selanik’te bulunan Atatürk’ün evine bomba koyulması Türk kamuoyunda büyük yankı buldu. Prof. Dr. Ayhan Aktar, Yunan polisinin yaptığı araştırmaya göre bombayı Yunanistan’daki Türk azınlığından Oktay Engin’in koyduğunu ve 6-7 Eylül olaylarından 5 yıl sonra kurulan Yassı Ada Mahkemeleri sırasında Engin’in Türk istihbaratı adına çalıştığını ileri sürdü. Atatürk’ün evinin bombalandığı haberi üzerine akşam saatlerine doğru Taksim Meydanı'nda toparlanmaya başlayanlar, slogan ve afişlerle İstiklal Caddesi’ne doğru ilerleyerek Rum dükkanlarını tahrip etmeye başladı. Olaylar İstanbul’un her yanına yayılırken, saldırılar kısa süre sonra yerini dükkanların yağmalanmasına bıraktı. Saldırıya uğrayan ve yağmalanan iş yerlerinin yüzde 59’u Rumlara, yüzde 17’si Ermenilere, yüzde 12’si ise Yahudilere aitti. Resmi kaynaklara göre, 6-7 Eylül Olayları bağlamında 4 bin 214 ev, bin iş yeri, 73 kilise ve 26 okul tahrip edildi. İnsan hakları örgütü Helsinki Watch’a göre olaylarda 15 kişi hayatını kaybetti. 

            Küresel sermaye sahibi Nelson A. Rockefeller 1956 yılında ABD Başkanı Eisenhower’e yazdığı mektupta, "...Amerikan iktisadi yardımının yapılacağı ülkeleri üç grupta toplamayı teklif ediyorum... Birinci gruba; bizimle dost olan ve bize uzun süreli, sağlam askeri paktlarla bağlanmış olan, antikomünist hükümetlerin iktidarda olduğu ülkeler girer. Bu ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş iktisadi yardım, örneğin Türkiye'ye, bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani bağımsızlık eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -Türkiye gibi - doğrudan doğruya iktisadi yardım da yapılabilir, ama bu ancak bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır. Bunlarla bağlantılı olarak özel sermaye yatırımlarını da ayarlamak gereklidir. Hükümet, özel sermaye yatırımlarını cesaretlendirmeli ve onlardan akıllıca yararlanmasını bilmelidir. Bu yatırımlar yardımıyla birçok politik amaca ulaşılabilir. Bu tip özel sermaye yatırımları zamanla bütün gayrimeşru muhalefeti ve politikamıza karşı mukavemeti ortadan kaldırabilmeli veya nötralize edebilmelidir. Ayrıca bizi desteklemekte kararsız ve sallantılı olan bütün şahsi teşebbüs ve menfaat çevrelerini etkilemelidir. Aynı zamanda ABD ile işbirliğine hazır yerli işadamlarına yardımı artırmalı ve böylece bu işadamlarının, ilgili ülkenin ekonomisinde kilit noktalarını ele geçirmeleri, buna dayanarak politik etkilerinin artması sağlanmalıdır" diyordu.

            ABD'li Çavuş Bolton 11 Mayıs 1956’da askerî cip ile Eskişehir’den Ankara’ya giderken beş çocuğa çarparak, üçünün ölümüne neden oldu ve olay yerinden kaçmaya çalıştı. Tutuklanarak Eskişehir’de hapishaneye gönderilen Çavuş Bolton’un dava dosyası, 1956 Temmuz ayında yapılan düzenleme ile görevli olma tanımının genişletilmesi sonrasında ABD’ye geçti. Amerikan makamlarının yaptığı yargılamada, Çavuş Bolton ihmal sonucu adam öldürmekten ve suç mahallini terk etmekten "suçlu bulunarak" 6 ay boyunca ayda 100 dolar ödeme cezasına çarptırıldı. Ancak bu ceza da, USAF Adli İnceleme Kurulu’nun delil yetersizliği nedeniyle suçlamaları düşürmesi üzerine uygulanmadı. Sadece, Amerikan Hava Kuvvetleri ölen çocukların ailelerine 6 110 dolar tazminat ödedi.

 

            1956 yılına kadar MKEK'te 60 adet MKEK-44 Uğur uçağı ve yedek parçaları üretildi ve daha ucuz diye İngiltere’den 35 adet Gipsy Major 10 motoru ithal edildi. 1956'da Gazi Motor Fabrikası traktör fabrikasına dönüştürüldü ve İsveç'in MKEK-44 Uğur uçakları için yaptığı 30 adetlik sipariş İngilizlerin girişimiyle engellendi ve Hükümet tarafından reddedildi; bu sipariş daha sonra bir İngiliz firması tarafından karşılandı. Ankara Rüzgar Tüneli tesisi 1956 yılında Savunma Bakanlığı'na devredildi, uzun yıllar depo olarak kullanıldı.

            12 Kasım 1956'da ve ek olarak 25 Ocak 1957'de ABD ile Türkiye arasında imzalanan Tarım Ürünleri Antlaşması'yla ABD buğday, arpa, mısır, dondurulmuş et, konserve sığır eti, peynir, süt tozu, pamuk tohumu, donyağı ve soya yağını taşıma ücreti dahil  65,7 milyon dolar karşılığında Türkiye'ye sattı.

            7 Aralık 1956'da İstanbul'da Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu, aynı yıl Komünizme Karşı Mücadele Dergisi yayınlanmaya başladı. Komünizm karşıtı yayınlar yapan Vatan Gazetesi, ABD ve NATO aleyhtarlığını komünistlik olarak değerlendiriyordu.

 



12 Ocak 2024 Cuma

Türkiye'de Demokrat Parti Dönemi 1 Sinan SEYDİOĞULLARI

 

               14 Mayıs 1950 Milletvekili Genel Seçimleri'nde DP iktidar oldu. Türkiye'nin Mayıs 1950'de, çoğu Amerika'ya olan 12 milyon dolar borcu vardı.

          ABD'nin "Türkiye'nin Bugünkü Ekonomik Durumunun Eleştirisi" başlığıyla 1950'de kaleme aldırdığı Thornburg Raporu'nda Atatürk dönemi ekonomik uygulamaları eleştiriliyor, Türkiye'nin ağır sanayi kurma girişimlerine, makine, uçak ve dizel motoru yapımı projelerine kesin bir biçimde karşı çıkılıyor, Karabük Demir Çelik tesislerinin kapatılması ve Sivas'ta 125 lokomotif imal edecek dizel motor fabrikası kurma projesinin durdurulmasını, denizyolu taşımacılığının teşvik edilmemesini istiyordu. Raporda devletçiliğin sonlandırılması, liberal uygulamalara geçilmesi, hızlı ve planlı sanayileşme anlayışının terk edilmesi, karayolu ulaşımına öncelik verilmesi, tarımsal üretim tekniklerinin geliştirilmesi, tarımsal üretimi arttıracak tedbirlerin alınması, ağır sanayi yerine halkın ihtiyaçlarını karşılayacak alanlara yönelinmesi, ithal ikameci politikaların kaldırılması, sermayenin ülkede üretilmeyen malların ithaline aktarılması, halkın temel ihtiyaçları karşılanıncaya kadar kimya, makine, kağıt ve selüloz gibi sektörlere girilmemesi, yabancı sermayenin ülkeye girişinin serbest bırakılması gerektiği, enerji üretimine ve traktör fabrikası kurmaya gerek olmadığı, ithalinin daha karlı olduğu şeklinde görüşlere yer veriliyordu. Atatürk döneminde, 1933'te uygun bulunmayan Dorr Raporu'yla aynı anlayışa sahip Thornburg Raporu uygun bulunup, uygulamaya kondu.

            Türkiye, NATO üyeliğini garantileyeceği düşüncesiyle, 25 Temmuz 1950'de Kore Savaşı için 4500 kişilik askeri bir birliğini Birleşmiş Milletler emrine verdi ve 1 Ağustos 1950’de, NATO üyeliği için ikinci kez resmi başvurusunu yaptı, ancak Eylül 1950'de yine reddedildi. Düşman tarafından sarılmış ve yok edilmek üzere olan ABD’nin 8. Ordusu Kasım 1950 Kunuri Savaşı'nda 741 şehit, 2 bin 68 yaralı ve 705 kayıp ve esir veren Türk Tugayı sayesinde geri çekilebildi. ABD Dışişleri Bakanı John Dulles Kore Savaşı sırasında, "En ucuz askeri Türkiye'den temin ediyoruz, Türk askerinin maliyeti 23 cente denk geliyor" dedi.

            8 Aralık 1950'de Heybeliada Ruhban Okulu yüksek okul haline getirildi ve yabancı öğrenci alabileceği karara bağlandı.

            1950 yılının sonunda ABD Türkiye’nin asker, polis ve gizli servisini yönetmek için kurduğu Yardım Misyonları (AMAT) ve Ortak Askeri Yardım Grupları (JAMMAT) adlı kuruluşlarda çalışmak üzere ABD’den 1200 personel getirdi.

            1950'de Kayseri Uçak Fabrikası, yerli imkanlarla çeşitli askeri araç ve aletler üretilmek üzere Hava İkmal ve Bakım Merkezi'ne dönüştürüldü. Avrupa'nın en büyüğü olan Ankara Rüzgar Tüneli (ART) 1950'de kullanıma hazır hale getirildi, ancak çalıştırılmadı. 1950 yılında THK-15 eğitim uçağından 60 adet üretildi; 263,4 milyon dolarlık dışsatıma karşılık 285,7 milyon dolarlık dışalım yapıldı; ihracatın ithalatı karşılama oranı %92,2'ydi; ABD yardımı hibe hariç 48,7 milyon dolar olarak gerçekleşti; Türkiye'deki traktör sayısı 16 bin 600'ü buldu; Zonguldak'ta Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu.

            1948-1951 yılları arasında dış yardım ve hibeler nedeniyle Milli Müdafaa Vekaleti’nden yeterli sipariş alamayan THK Gazi Uçak Motor Fabrikası'nda 30 adet İngiliz De Havilland Gipsy Major 10 motor montajı, Şükrü Er ve ekibi tarafından beşer adet 5 ve 10 beygir gücünde, Türkiye’nin ilk yerli KM-5 ve KM-10 benzin motorları ve bunlarla birlikte çalışacak santrifüj pompalar, dişli otomobil parçaları, mil, taşlama ve maden ocakları için redaktör, yol tesviye makineleri, 500 adet 10 atmosferlik sıhhi tesisat baterisi, greyder, musluk, piston, kuyu tulumbası, yedek parça ve malzeme üretimi, ayrıca motor ve traktör onarımları yapıldı.

            Gipsy Major motorlarının denemelerinin Etimesgut Uçak Fabrikası'ndaki test merkezinde yapılması mümkün iken, Motor Fabrikası'nın kendi test merkezinin (bremzesinin) yapılması beklendi; aynı dönemde Yunanistan küçük atölyelerde yılda 11 000 Johnson santrifüj pompası yaparak Orta Doğu’da piyasayı ele geçirdi.

                 Eylül 1951'de Türkiye ve Yunanistan'ın NATO'ya çağrılmasına karar verildi. 11 Ekim 1951'de İlim Yayma Cemiyeti kuruldu. 1951'de THK Etimesgut Uçak Fabrikası'nda 9 adet üretilen iki motorlu, 6 kişilik, THK-5A ambulans uçağından bir tanesi 9 Aralık 1951'de Danimarka'ya satıldı. THK-5A'nın bir üst modeli olarak tasarlanan THK-10 hafif nakliye uçağından 3 adet üretildi.

                1951 yılında Eskişehir Cer Atölyesi'nde lisans alınmaksızın ilk mekanik kantar üretildi; Vecihi Hürkuş ve arkadaşları zirai ilaçlama uçakları yapan bir şirket kurdu; banka ve deterjan reklamları için uçuşlar yaptı. ABD yardımı hibe hariç 1951'de 35,2 milyon dolar olarak gerçekleşti. 1951'de Hükümet, THK Etimesgut Uçak Fabrikası'nın 100 uçaklık satın alma garantisi ve Endonezya gibi ülkelere satış talebini uygun görmedi.

               1945-1952 döneminde ABD'nin hibe dahil Türkiye'ye toplam yardımı 343 milyon doları buldu. 1946-1952 yılları arasında 1905 adet kullanılmış Amerikan uçağı satın alındı. Bunların 850'si F-84'tü. 1948-1952 yıllarında ABD'den 175 milyon doları doğrudan, 176 milyon doları dolaylı olmak üzere toplam 351 milyon dolar kredi aldı. Doğrudan krediler genellikle ABD’den yapılan ithalatın finansmanında kullanıldı. 1948’de 58 bin ton olan pamuk üretimi 1952’de 170 bin tona ulaştı. Türkiye’de 1948-1952 döneminde tahıl üretimi % 37 oranında arttı.

            Marshall Planı'yla ABD’nin üretim fazlasına pazar yaratılmış oldu. 1948-1952 yılları arasında ABD'nin uçak, uçak motoru, tank, obüs ve yedek parçalarını vermesi, THK Etimesgut Uçak ve Gazi Motor Fabrikalarının üretim faaliyetlerini yapamaz hale getirdi. THK Etimesgut Uçak Fabrikası’nda tek bir adet bile savaş uçağı üretilemedi; fabrikalar milli bütçeye fazladan yük oluşturdu.

        NATO’ya üye olmadan önce, 7 Ocak 1952 tarihinde ABD ile imzalanan Ortak Güvenlik Anlaşması'nın 2/d maddesi ile Türkiye "ABD’nin dahil bulunduğu çok taraflı veya iki taraflı Anlaşmalar ile üstlendiği askerî mükellefiyetleri yerine getirmeyi kabul etmiştir. Aynı anlaşmanın 2/e maddesi ise Türkiye’nin savunma kapasitesini artırmak için gerekli olabilecek bütün tedbirleri almasını öngörmektedir. Böylelikle Türkiye daha NATO’ya girmeden ABD’nin de dahil olduğu çok taraflı anlaşmaların gerektirdiği askerî yükümlülükleri yerine getirme, girişimleri destekleme ve yardım etme mükellefiyeti altına girmiştir.

             ABD'nin girişimleriyle, Türkiye ve Yunanistan resmen NATO üyesi oldu. TBMM 18 Şubat 1952'de NATO'ya girişi onayladı.

         18/20 Haziran 1952'de THK Etimesgut Uçak ve Gazi Motor Fabrikaları Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumuna (MKEK) devredildi. Nuri Demirağ'ın Yeşilköy'deki pist ve binaları 1952’de kapatıldı; uçaklar hurdacıya satıldı.

              ABD yardımı hibe hariç 1952'de 86,3 milyon dolar olarak gerçekleşti. ABD’nin alıcısı olduğu krom üretimi 1952’de 180 bin tona çıktı. 1952'de Türkiye'deki traktör sayısı 31 bin 415, biçerdöver sayısı ise 3 bin 322 oldu. 1952'de Dünya Bankası tarafından hazırlatılıp yayımlanan Barker Raporu'nda önceliğin tarım sektörü ve karayolu yapımına verilmesi, uçak-motor fabrikası gibi yatırımlardan uzak durulması, sanayileşmede tarım ürünleri işleme, gıdasal ürünleri üretme, hafif makineler, basit aletler, soba, pulluk, metal saban, çekiç, testere, basit pompa, inşaat malzemeleri, deri, mobilya ve ağaç işleri, sabun, aşı, böcek ilacı, seramik çömlek ve köy zanaat endüstrisi gibi hafif sanayi ürünlerine yönelinmesi, ağır makine ve metal işleri, ağır kimya sanayisi, selüloz ve kağıt endüstrisi gibi alanlardan, yeni demiryolu yapımından kaçınılması, devletçilikten vazgeçilmesi, devlet kuruluşlarının özel sektöre devredilmesi isteniyordu.

            Diğer ABD'li heyet raporlarında ise, farklı olarak, merkeziyetçi yönetim anlayışının terk edilerek yerel yönetimlere ağırlık verilmesi ve kamu personeli sayısının azaltılması öneriliyordu. Amerikalı uzman heyetlerinin raporlarına göre, II. Dünya Savaşı'ndan harap ve yıkık biçimde çıkan Avrupa'nın maden, gıda ve hammadde ihtiyacını Türkiye karşılayacaktı. Türkiye yardımlarla tarım sektörünü canlandıracak ve Avrupa'nın gıda ve hammadde deposu olacaktı. Böylece ABD ve Avrupa'nın ekonomik ve siyasi egemenliği altına girecek olan Türkiye, uzun yıllar boyunca yoğun emek sarf edip, düşük fiyatlarla satılan ürünleri ihraç ederken, yüksek fiyat ve düşük emeğe dayalı teknolojik ürünleri ithal edecekti.

               1952 yılı sona erdiğinde ABD, Türkiye’deki üs programını büyük ölçüde tamamlamıştı. Adana İncirlik, Afyon, Ankara Balgat, Balıkesir, Bandırma, Diyarbakır Pirinçlik, Eskişehir, İskenderun, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli Karamürsel, Malatya, Merzifon, Samsun, Sinop ve Trabzon’da yeni tesisler kurulmuş, varolanlar iyileştirilmiş, istihbarat toplama cihazları yerleştirilmiş, yakıt ve mühimmat depoları inşa edilmişti.