18 Ocak 2024 Perşembe

Türkiye'de Demokrat Parti Dönemi 2 Sinan SEYDİOĞULLARI

 

            28 Şubat 1953'te SSCB'ye karşı Yunanistan, Türkiye ve Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti arasında Balkan Paktı imzalandı. 5 Mart 1953'te Stalin'in ölümünün ardından Sovyetler Birliği, Türkiye'den 1945 yılındaki taleplerinden vazgeçtiğini, ilişkileri düzeltmek istediğini beyan etti.

 

            Temmuz 1953'te Kore Savaşı’nın sona ermesiyle ABD tahıl stokunu pazara sürdü ve tahıl fiyatları hızla düştü. Aralık 1953'te çıkartılan bir yasayla, haksız mal edinme gerekçesiyle CHP'nin malvarlığına el konuldu. Sivas Cer Atölyesi 1953 yılından itibaren yük vagonu yapımına geçti. Danimarka'nın THK-5A ambulans uçağından 1953'te 26 adet daha satın alma talebi Hükümet tarafından reddedildi. ABD 1948'de başlayıp 1953'te sona eren Marshall Planı'yla aralarında Türkiye'nin de bulunduğu toplam 15 Avrupa ülkesine 9 290,2 milyon doları hibe olmak üzere toplam 12 992,5 milyon dolar yardım yaptı. ABD'nin Marshall Planı'yla dışa bağımlı, iyi bir pazar haline getirdiği ve dolaylı işgal ettiği Türkiye'ye yaptığı yardım 18 milyon doları hibe olmak üzere toplam 184,5 milyon dolar oldu. Türkiye'nin teknik yardım ve diğer dolaylı yardımlarla birlikte tarımsal sulama sistemleri için, ABD'nin Marshall Planı’ndan 6 431 000 dolar aldı. Sulama kanallarının yapılması ve ABD’den modern tarım araçlarının alınması tarımsal üretime doğrudan etki yaptı.

            Türk ordusu Marshall Planı çerçevesinde 103 602 000 dolar, dolaylı ve doğrudan Marshall yardımı kullanmıştır. Bu yardımın bir kısmı Makine Kimya Endüstrisi tarafından kullanılmıştır. Yardımların diğer kısmı ise ABD’den askeri teçhizat alımında kullanılmıştır. Alınan teçhizatların büyük bölümü ikinci eldir. Avrupa ülkelerinde yardımlar özel sektör eliyle doğrudan kullanılırken Türkiye’de dolaylı olarak devlet eliyle kullanılmıştır. Marshall yardımlarından yararlanan özel sektör sanayi alanında uzmanlaşmak yerine, özel sektörün Türkiye’de bir aracı kurum rolünü almasına sebep olmuştur. Türkiye’nin Marshall Planı’ndan kalkınarak çıkmamasının en büyük sebebi, verilen paraları koordinasyonsuz kullanmasıdır. Türkiye, parayı kendinin bir planı dahilinde kullanmak yerine, ABD nasıl istediyse ona uygun kullanmıştır. 18 Ocak 1954'te Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu kabul edildi. 7 Mart 1954'te uluslararası petrol şirketlerinin adamı ABD'li Max Bell'in hazırladığı Petrol Kanunu ile yabancı petrol şirketlerine büyük kolaylıklar getirildi.

             Mayıs 1954 seçimlerinde muhalefeti destekleyen Malatya ikiye bölündü, Kırşehir ilçe yapıldı.  

            Türkiye ile ABD arasında 23 Haziran 1954'de ABD'nin tek taraflı olarak yararlandığı Kuzey Atlantik Antlaşmasına Taraf Devletler Arasında, Kuvvetlerinin Statüsüne Dair Sözleşme'nin Uygulanmasına İlişkin Antlaşma imzalandı. Bu antlaşmanın askeri tesislerle ilgili kısmı gizlilik içeriyordu. 23 Haziran 1954 tarihli notanın 2. maddesine göre Türkiye’ye giren ve çıkan Amerikan askerî personelinin giriş ve çıkışlarını Türk Hükümeti kontrol edemeyecek ve müşekkel birliklerin Türkiye’ye gelişlerinde Türk Hükümeti’nden izin alınmayacak, sadece birliklerin hareketine ilişkin tebliğde bulunulacaktı. Türkiye’de bu dönemde ABD’nin kullanımına tahsis edilen üsler Askerî Tesisler Anlaşması çerçevesinde hayata geçirilmişlerdir. Bu anlamda NATO kapsamındaki ortak savunma tesislerinden farklıdırlar. Amerikan üssü olarak anılan tesisler de aslında tamamıyla mülkiyeti ve kullanımı Türkiye’ye ait olan ulusal askerî tesislerdir. Anlaşmalar, bu tesislerin Amerikan kuvvetlerince kullanımı için imtiyazlar sağlamaktadır. 

            MKEK Gazi Uçak Motoru Fabrikası 25 Haziran 1954'te kurulan Minneapolis-Moline Türk Traktör ve Ziraat Makineleri AŞ'ye devredildi. Vecihi Hürkuş arkadaşlarıyla birlikte 29 Kasım 1954'te Türkiye'nin ilk sivil havayolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları'nı kurdu. Daha önce buğday ihraç eden Türkiye Aralık 1954'te ABD'yle krom karşılığında 300 bin ton buğday ve 200 bin ton arpa alımı antlaşması imzaladı.

 

            Adana İncirlik Üssü 1954'te kullanıma açıldı ve ABD'nin ana harekat üslerinden biri ve ayrıca Karadeniz, Doğu Akdeniz, Ege, Basra ve Hazar bölgelerinde kontrolü sağlamasına önemli katkı sağladı. 1954 yılında İstanbul Tuzla'da Amerikalılarla ortaklaşa kurulan Türk Willys Overland Tuzla Jeep Montaj Fabrikası'nda cip ve kamyon üretildi. Fabrika daha sonra TSK'ya devredildi. İngiliz Miles Magister uçağından geliştirilen THK-15, fabrika MKEK'ye devredildikten sonra, 1954 yılında iki kişilik, madeni gövdeli, tek motorlu, motor gücü 145 HP, en fazla hızı 216 km/s ve en fazla menzili 512 km, uçuş tavanı  4575 m olan, Türkiye’nin ilk askeri eğitim uçağı MKEK-44 Uğur adıyla yeniden projelendirildi. Bu uçaklarda THK Gazi Uçak Motor Fabrikasında üretilen 30 adet Gipsy Major 10 motoru kullanıldı. MKEK-1 (Gözcü), THK-2 uçağının modernize edilmiş şekli olan MKEK-2, tasarımı Yüksek Mühendis Selahattin Beler tarafından yapılan THK-16’nın modernize edilmiş şekli olan MKEK-3 (Mehmetçik) jet eğitim uçağı ve THK-10’un modernize edilmiş tipi olan MKEK-5A hafif nakliye uçağı projeleri ABD’den alınan uçaklar nedeniyle iptal edildi.

 

            1954 yılında Köy Enstitüleri kapatılarak öğretmen okullarına dönüştürüldü. 17 Nisan 1940'da İsmail Hakkı Tonguç öncülüğünde kurulan Köy Enstitüleri, Tonguç'un sözleriyle "Öğretmen devrimin bütün dinamizmasını yükleniyor. Sarıklı köy hocasının yerini almaya çalışıyordu." Köy Enstitüleri ile emekçi sınıfları bilinçlendirmek ve devrimsel süreci hızlandırmak için girişilmiş bir devrim stratejisi ve taktiği idi. Köyü aydınlatacak insan tipinin köy ortamından seçilerek eğitilmesi esasına dayanan bu eğitim seferberliğiyle ülkenin dört bir yanında 21 adet Köy Enstitüsü kuruldu. Köylerden toplanan çocuklar bu okullarda “İş için eğitim-iş içinde eğitim” prensibiyle eğitildi ve öğretmen olarak köylere gönderildiler. Duvarcılıktan dokumacılığa, arıcılıktan balıkçılığa, fizikten edebiyata, müziğe, resime, tiyatroya, pek çok konuda bilgi sahibi olan bu öğretmenler ülkenin her yerinde genç Cumhuriyet’in yeni insanını yetiştirmek için çalıştılar. İç ve dış (ABD) baskılar sonucu 1946’da İsmail Hakkı Tonguç'un görevden alınmasıyla Köy Enstitülerinde iş eğitimi gibi ilkeler ve etkinlikler kaldırılmış, mezunlara arazi ve teçhizat verme uygulamasına son verilmiştir. Yine aynı yıl Yüksek Köy Enstitüsü kapatılarak öğrencileri başka okullara nakledilmiştir. 1948 yılında eğitmen kursları kapatılmış, birçok eğitmen görevinden uzaklaştırılmış, bu eğitmenlerin açtıkları okullar kapatılarak yıkılmaya terk edilmiştir. 1950 Demokrat Parti iktidarı döneminde ise enstitülerin kız öğrencileri Kızılçullu ve Beşikdüzü Köy Enstitülerinde toplanmış, daha sonra Kızılçullu Köy Enstitüsü kapatılarak öğrencileri Bolu Kız Öğretmen Okuluna aktarılmıştır. 1952 yılında Köy Enstitülerinin öğretim süresi altı yıla çıkarılmış, 1953 yılında Köy Enstitüleri programı ile İlköğretmen okullarının programları birleştirilmiş ve nihayet 1954 yılına gelindiğinde Köy Enstitüleri İlköğretmen okuluna dönüştürülerek kapatılmıştır.

 

            Sovyetler Birliği'nin Ortadoğu'da nüfuz kurmasını önlemek amacıyla 24 Şubat 1955'te Türkiye, Irak, İngiltere, Pakistan ve İran arasında Bağdat Paktı (CENTO) imzalandı. Üretilen ilk 3 adet MKEK-44 Uğur uçağı 1 Mart 1955’te yapılan törenden sonra Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne hediye edildi.

             Türkiye'de ekili alanlar 1950-1955 yılları arasında %69 arttı, köylünün gelirinde artışlar oldu. Türkiye'de zeytin ağacı sayısı 1950'de yaklaşık 30 milyon, 1955'te 44 milyondu. Türkiye'de zeytinyağı üretimi 1950'de yaklaşık 52 bin ton, 1955'te ise 41 bin tondu. 1955'te Dünyada 500-600 bin ton zeytinyağı üretimiyle İspanya ilk sırada yer alırken bu ülkeyi 250-300 bin ton ile İtalya, 150-200 bin ton ile Fransa ve 80-110 bin ton ile Yunanistan takip etmiştir. 1955'te Türkiye'deki traktör sayısı 40 bin 282 oldu.

            5 Eylül 1955’te Selanik’te bulunan Atatürk’ün evine bomba koyulması Türk kamuoyunda büyük yankı buldu. Prof. Dr. Ayhan Aktar, Yunan polisinin yaptığı araştırmaya göre bombayı Yunanistan’daki Türk azınlığından Oktay Engin’in koyduğunu ve 6-7 Eylül olaylarından 5 yıl sonra kurulan Yassı Ada Mahkemeleri sırasında Engin’in Türk istihbaratı adına çalıştığını ileri sürdü. Atatürk’ün evinin bombalandığı haberi üzerine akşam saatlerine doğru Taksim Meydanı'nda toparlanmaya başlayanlar, slogan ve afişlerle İstiklal Caddesi’ne doğru ilerleyerek Rum dükkanlarını tahrip etmeye başladı. Olaylar İstanbul’un her yanına yayılırken, saldırılar kısa süre sonra yerini dükkanların yağmalanmasına bıraktı. Saldırıya uğrayan ve yağmalanan iş yerlerinin yüzde 59’u Rumlara, yüzde 17’si Ermenilere, yüzde 12’si ise Yahudilere aitti. Resmi kaynaklara göre, 6-7 Eylül Olayları bağlamında 4 bin 214 ev, bin iş yeri, 73 kilise ve 26 okul tahrip edildi. İnsan hakları örgütü Helsinki Watch’a göre olaylarda 15 kişi hayatını kaybetti. 

            Küresel sermaye sahibi Nelson A. Rockefeller 1956 yılında ABD Başkanı Eisenhower’e yazdığı mektupta, "...Amerikan iktisadi yardımının yapılacağı ülkeleri üç grupta toplamayı teklif ediyorum... Birinci gruba; bizimle dost olan ve bize uzun süreli, sağlam askeri paktlarla bağlanmış olan, antikomünist hükümetlerin iktidarda olduğu ülkeler girer. Bu ülkelere yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş iktisadi yardım, örneğin Türkiye'ye, bazı hallerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani bağımsızlık eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -Türkiye gibi - doğrudan doğruya iktisadi yardım da yapılabilir, ama bu ancak bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır. Bunlarla bağlantılı olarak özel sermaye yatırımlarını da ayarlamak gereklidir. Hükümet, özel sermaye yatırımlarını cesaretlendirmeli ve onlardan akıllıca yararlanmasını bilmelidir. Bu yatırımlar yardımıyla birçok politik amaca ulaşılabilir. Bu tip özel sermaye yatırımları zamanla bütün gayrimeşru muhalefeti ve politikamıza karşı mukavemeti ortadan kaldırabilmeli veya nötralize edebilmelidir. Ayrıca bizi desteklemekte kararsız ve sallantılı olan bütün şahsi teşebbüs ve menfaat çevrelerini etkilemelidir. Aynı zamanda ABD ile işbirliğine hazır yerli işadamlarına yardımı artırmalı ve böylece bu işadamlarının, ilgili ülkenin ekonomisinde kilit noktalarını ele geçirmeleri, buna dayanarak politik etkilerinin artması sağlanmalıdır" diyordu.

            ABD'li Çavuş Bolton 11 Mayıs 1956’da askerî cip ile Eskişehir’den Ankara’ya giderken beş çocuğa çarparak, üçünün ölümüne neden oldu ve olay yerinden kaçmaya çalıştı. Tutuklanarak Eskişehir’de hapishaneye gönderilen Çavuş Bolton’un dava dosyası, 1956 Temmuz ayında yapılan düzenleme ile görevli olma tanımının genişletilmesi sonrasında ABD’ye geçti. Amerikan makamlarının yaptığı yargılamada, Çavuş Bolton ihmal sonucu adam öldürmekten ve suç mahallini terk etmekten "suçlu bulunarak" 6 ay boyunca ayda 100 dolar ödeme cezasına çarptırıldı. Ancak bu ceza da, USAF Adli İnceleme Kurulu’nun delil yetersizliği nedeniyle suçlamaları düşürmesi üzerine uygulanmadı. Sadece, Amerikan Hava Kuvvetleri ölen çocukların ailelerine 6 110 dolar tazminat ödedi.

 

            1956 yılına kadar MKEK'te 60 adet MKEK-44 Uğur uçağı ve yedek parçaları üretildi ve daha ucuz diye İngiltere’den 35 adet Gipsy Major 10 motoru ithal edildi. 1956'da Gazi Motor Fabrikası traktör fabrikasına dönüştürüldü ve İsveç'in MKEK-44 Uğur uçakları için yaptığı 30 adetlik sipariş İngilizlerin girişimiyle engellendi ve Hükümet tarafından reddedildi; bu sipariş daha sonra bir İngiliz firması tarafından karşılandı. Ankara Rüzgar Tüneli tesisi 1956 yılında Savunma Bakanlığı'na devredildi, uzun yıllar depo olarak kullanıldı.

            12 Kasım 1956'da ve ek olarak 25 Ocak 1957'de ABD ile Türkiye arasında imzalanan Tarım Ürünleri Antlaşması'yla ABD buğday, arpa, mısır, dondurulmuş et, konserve sığır eti, peynir, süt tozu, pamuk tohumu, donyağı ve soya yağını taşıma ücreti dahil  65,7 milyon dolar karşılığında Türkiye'ye sattı.

            7 Aralık 1956'da İstanbul'da Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu, aynı yıl Komünizme Karşı Mücadele Dergisi yayınlanmaya başladı. Komünizm karşıtı yayınlar yapan Vatan Gazetesi, ABD ve NATO aleyhtarlığını komünistlik olarak değerlendiriyordu.

 



1 yorum:

  1. Türk milletinin nasıl unutulduğu,Onca meydana
    getirilen,fabrikaların yardım ayaklarıyla,ABD.eliyle
    nasıl kapatıldığı,Şimdi yokluğunu çektiğimiz,köy
    enstitülerinin,nasıl kapatıldığını ,İdare,nin nasıl Zafiyete
    uğratıldığını Öğrendik.En çok üzüldüğüm konuda
    Bomba alçaklığı ve 6-7 Eylül ,Taksim Beyoğlu hadise
    leri oldu. Arif Doğmuş.

    YanıtlaSil