*Bu yazı ilk defa Aralık 2004 tarihli Alanya Vizyon Dergisi'nde yayınlanmıştır.
Yolumuz
üzerindeki Emiraşıklar köyünde, Emir ve Genç Dede Türbelerini ziyaret edip
birer “fatiha” okuyoruz. Sonra bir vadiye iniyor yolumuz. Akşahap ve Üzümdere
yol ayrımlarını geçiyoruz. Üzümdere yol ayrımında piknik yerleri bulunuyor.
Manavgat çayı yolun güneyinde kanyon oluşturmuş. Aynı zamanda dağ keçilerinin
yaşam alanı olan Üzümdere ve civarı Yaban Hayatı Koruma Alanı olarak ilan
edilmiş... Üzümdere yol ayrımından
Belediye Başkanı ile tanışıyoruz. Zabıta memuru Dursun Soysal bize rehberlik yapmak üzere aracımıza biniyor ve önce ilçe merkezindeki Arapastığı kestane ağacını görmeye gidiyoruz.
1889
yılında İbradı’da, bir Arap hizmetçinin çıkarttığı söylenen büyük yangında çok
sayıda ev yanıp kül oluyor. Arap hizmetçi yakalanıp bu kestane ağacında
asılarak cezalandırılıyor. Bundan dolayı Arapastığı denilen, 1100 yaşındaki bu
anıt ağaç korunması gerekli doğal varlık olarak tescil edilmiş ve koruma altına
alınmış. Buradan İbradı’nın
Mağara
görevlisi Mithat Ünal’ı aracımıza alıp 4 kilometrelik bir yolla Ürünlü Köyü’nün
güneydoğusunda bulunan Altınbeşik-Düdensuyu Mağarası’nın yanına kadar iniyoruz.
Her yıl adına festival düzenlenen mağara sarp ve derin uçurumlu bir dağın
dibinde bulunuyor. Mağara adını bu sarp kayaların altın rengiyle dağın beşiğe
benzeyen şeklinden alıyor. Bir kralın kızını burada saklayıp büyüttüğü için bu
adı aldığı da söyleniyor. Mağaranın
Bir
jeneratör kullanılarak ışıklandırılan mağaraya Mithat Dayı’nın küreklerini
çektiği bir sandala binerek giriyoruz. Mağaranın uzunluğu
Bölgede,
çok sayıdaki su batanından yeraltına inen suların ve kalkerli toprak yapısının
oluşturduğu uzun bir yeraltı akarsuyu şebekesinin ve bir yeraltı gölünün
bulunduğu, hatta mağaranın suyunun yaklaşık
Mağaradan
Ürünlü’ye dönerken, aracımızın önünden üç keklik uçuyor. İbradı’da,
Hisartaşı’ndaki Tekke’ye uğrayıp Cevizli’ye doğru yola koyuluyoruz.
Yamaçlarında sedir, toros göknarı (ladin), ardıç, meşe ve karaçam ağaçları
bulunan Hallaç Boğazı’nı geçerken, yolun kenarında bir kuyu ve hayvanların su
içmesi için kullanılan bir yalak ilişiyor gözümüze… Bundan, yaz aylarında
yörede susuzluk çekildiğini anlıyoruz. Issız yolda ilerlerken önümüze birkaç
sincap, yöresel adıyla “tirik” çıkıyor. İbradı’dan
Cevizli’ye
doğru hareket ediyoruz. Kızılçam ormanının içinden geçen yolun sağında dik
yamaçlı Manavgat çayı vadisi bulunuyor. Çınardibi ve Üzümdere yol ayrımlarını
geçiyor ve köyden yaklaşık
Kavşaktan