17 Temmuz 2022 Pazar

Yayla Yolları Sinan SEYDİOĞULLARI

                                            Yayla Yolları

                                                                    Sinan SEYDİOĞULLARI

 Yazı, Harita ve Fotoğraflar

*Bu yazı ilk defa Şubat 2004 tarihli Alanya Vizyon Dergisi'nde yayınlanmıştır.

              Kış ortasında, meteorolojinin tahminine göre havanın günlük güneşlik olacağını öğrendiğimizde, Sarıveliler-Ermenek-Anamur güzergahında planladığımız günübirlik tura çıkmaya karar veriyoruz.

     Mahmutlar üzerinden Ladin Tepe’ye doğru yol alırken, gün daha yeni ışımaya başlıyor. Kuşyuvası’na vardığımızda, sabahın soğuğuna aldırmadan araçtan iniyor ve dağ havasını ciğerlerimize çekiyoruz. Bir hafta önce yağan kar yolun kenarında hala duruyor, hatta yolun bazı kesimleri buz tutmuş durumda… Karapınar Köyü’nden Gevne vadisine döndüğümüzde, vadinin üzerine çökmüş sis kütlesinin içinden geçiyoruz. Çayarası’nın kapalı dükkanlarının önünden geçip Sarıveliler yol ayrımından sağa sapıyoruz. Sarıveliler buradan 27 kilometre uzaklıkta…

       Boyalı Yaylası yol ayrımını geçip Söğütçük’teki çeşmenin yanında kahvaltı molası veriyoruz. Kahvaltının baş yemeği kavurma… Kahvaltı sırasında, oradan geçen bir avcıya kavurma ikram ediyoruz. O da heybesinden çıkardığı elmaları veriyor bize. Avcıyı Erenler Dağı’na doğru uğurluyoruz.

        Toroslar'da ikramın ayrı bir yeri ve geleneği var. Toroslar'ın yayla toprağına benzeyen, yürekli ve paylaşmayı seven insanları evlerini, çadırlarını ya da heybelerini önyargısız size açıverirler. Bu konukseverlik karşısında ne yapacağınızı bilemezsiniz!

         Biz grup olarak bir tarz geliştirmiş bulunuyoruz: Alanya’dan aldığımız sıcak fırın ekmeklerini, şekerleri ve meyveleri yayla yollarında rast geldiklerimize ikram ediyoruz. Grubun en yaşlısı, ancak en hayat dolusu olan Ahmet Abi için çocuklar ayrı bir önem taşıyor. Onlara, “Türkiye’nin başkenti neresidir?”, “Ağzımızda kaç diş var?” türünden kolay sorular soruyor, aldığı doğru cevapları ödüllendiriyormuş gibi yaparak, onlara bir şeyler veriyor.

         Civandere girişinde bir eşek üzerinde yanımızdan geçmekte olan Meryem Teyze’nin fotoğrafını çekiyorum. Civler ve Sarıveliler’den sonra Göktepe yoluna sapıyoruz. Yolun kenarındaki ağaçlıklarda oyun oynayan üç sincabı izliyoruz bir süre. Ceviz üretimi ile tanınan Göktepe’de Karamanoğulları’nın hekimbaşı olan Büğlü Baba’nın türbesini ziyaret ediyoruz. Türbeniz yanında bulunan ve temriye, egzama, uyuz gibi deri hastalıklarına iyi geldiği söylenen kükürtlü şifalı çamuru ellerimize sürüyoruz. Göktepe’de biraz ceviz satın alıyor ve Ermenek yoluna koyuluyoruz.

         Yol tenha ve geniş. Viraja hızlı girdiğinden kayarak yan yatmış bir aracın yanından geçiyoruz. Sarıveliler’den 40 kilometre sonra Ermenek’e ulaşıyoruz. Geniş bir manzarası olan kentin nüfusu 13 bin, rakımı ise 1300-1400 metreler civarında… MÖ 8. yüzyıla tarihlenen kentin 9 kilometre batısındaki Güneyyurt’ta bulunan İkizin Hitit Kabartması bunu kanıtlıyor. MÖ 2. yüzyıl sonunda yöreyi ele geçiren Romalı komutan Germanicus’tan dolayı kente Germanicupolis adı verilmiş. Ermenek adı buradan geliyor.

         Karamanoğulları’na bir süre başkentlik yapmış olan kent su kaynaklarının bolluğu ve ikliminin yumuşaklığı sayesinde tahıl üretimi, bağcılık ve meyvecilikte gelişmiş durumda… Orman varlığı açısından da zengin. Ermenek, Maraspoli Mağarası ile de ünlü. Mağara ve kaynağının dünyanın en büyük mağaralarından ve en uzun yeraltı derelerinden biri olduğu söyleniyor. Elektrik enerjisi, sulama ve içme suyu elde etmede kullanılan mağara ancak belediyenin bir görevlisi eşliğinde gezilebiliyor. Ermenek Çayı üzerine yapılmakta olan Ermenek Barajı’nın ileride oluşturacağı göl manzarası ile kentin bir sayfiye yerleşimi olacağını şimdiden söylemek mümkün. 

Baraj gölü suları altında kalacak olan Görmeli Köprüsü’nü, belki bir daha görmek nasip olmaz, diyerek resimliyorum. 28 metre yüksekliğinde, 64 metre uzunluğunda ve 6 metre genişliğinde olan, iki gözlü köprü 1290 yılında Karamanoğulları’ndan Halil Bey tarafından yaptırılmış.

         Görmeli Köprüsü’nden Kazancı’ya doğru, yolun 7. kilometresindeki Çatalbadem yolu ayrımından sola sapıyor ve 3 kilometrelik bir yolla Zeyvepazarı’na ulaşıyoruz. Vali Hakkı Teke tarafından yaptırılan bir mesire yeri Zeyvepazarı.  500 yıllık tarihi bir pazar yeri. Alışverişler yakın zamana kadar mal takası yoluyla yapılırmış. Burada, dört bir taraftan açığa çıkan coşkun kaynak suları ile farklı tonlardaki yeşil dokunun tam orta yerinde tılsımlı bir güzellik buluyor insan.

          Zeyvepezarı’ndan Kazancı’ya ulaşıp oradan Anamur’a doğru yol alıyoruz. Yarım saat sonra ünlü Abanoz Yaylası’na varıyoruz. 1300 metre rakımlı yaylada 700-800 civarında hane olduğu ve yaz aylarında nüfusun 5-10 bine ulaştığını öğreniyoruz. Abanoz Yaylası’nın bütün yıl faaliyette olan pide fırınında karnımızı doyuruyor, üstüne sıcak bir şeyler içiyoruz.

           Yolumuz uzun. 1690 metre rakımlı Suolmaz Geçidi’nden sonra Kaş Yaylası’nı, 25 kilometre sonra da Anamur Çayı üzerinde yapılmış, bir Karamanlı yapısı olan Alaköprü’yü geçiyoruz. Anamur’a varıp Alanya’ya doğru yol alırken, bu yolun yıllardır niye böyle virajlı ve dar bir halde bırakılmış olduğunu, niye düzeltilip genişletilmediğini birbirimize soruyoruz.


1 yorum: